”DALGINLIK SALGINI VAR” Trafikte olumsuz olaylar yaşatabilecektir

”DALGINLIK SALGINI VAR” Trafikte olumsuz olaylar yaşatabilecektir

 

Dr.Osman Müftüoğlu

Sıradan ve bilinen bir zaaf olsa da unutkanlıktan korkarız. Yaşımız ilerledikçe korku güçlenir. Oysa sorun genelde unutkanlıktan çok dalgınlıktır, dalgınlıkla ilgilidir ve son yıllarda bizi ciddi bir “DALGINLIK SALGINI” tehdit etmektedir. Peki, ne oldu da dalgınların sayısı bu kadar arttı, dalgınlar ordusu bu denli büyüdü? Buyurun…

ÇOK İŞLEMCİ OLMAYIN

Dalgınlık sorununun birinci nedeni günümüzün en yaygın günahlarından birinin, “çok işlemci” olmanın beklenen bir sonucudur. Aynı anda birden çok işi yapmaya kalktığınızda, bir koltuğa bir değil, iki değil, üç-dört karpuzu aynı anda sığdırmaya çalıştığınızda dikkatiniz dağılır –karpuzlar yere düşür çatlar, patlar-, önlenemez bir bilinç karmaşası durumu siz farkında olmasanız da devreye girer. Odaklanmanız gereken işlemlere odaklanamaz, yoğunlaşmanız gereken konulara yoğunlaşamaz, kısa süreli hafızanızı kontrol altında tutamaz, hatta çalıştıramaz, dikkatinizi hiçbir konuya, işe toplayamaz hale gelirsiniz ki bütün bunların ortak sonucu D-A-L-G-I-N-L-I-K-T-I-R.

Unutmayalım ki dalgınlıkla unutkanlık farklı şeylerdir. Dalgınlıkta belirli bir bilgiye odaklanamama, o bilgiyi kısa süreli hafızaya kaydedememe, aynı anda birden çok bilgiyi yönetmeye gayret ederken işleri “Arap saçına çevirme” yani karmakarışık bir hale getirme söz konusudur.  Unutkanlıktaysa sorun hafızaya kaydedilen bilginin şu veya bu nedenle yeniden anımsanamamasıdır.

KONTAĞI KAPATIN!

Hepimiz zaman zaman anahtarımızı, kalemimizi, gözlüğümüzü bir yerlerde bırakır, daha sonra da nereye koyduğumuzu hatırlamada zorlanırız. Biraz önce düşündüğümüz bir şeyi yapmaya, yani eyleme geçirdiğimizde o düşüncemiz uçar gider, yapacağımızı şaşırırız. Burada söz konusu olan bellekteki zayıflama değil, unutkanlık zafiyeti hiç değil. Bir “dikkatsizlik durumu”, bir “konsantre olamama hali”, bir “kayıt eksikliği zaafı”dır. Örneğin arabamızın anahtarını nereye koyduğumuzu zaman zaman hatırlamayabiliriz ama çok azımız araban inerken kontağı kapatmamak, anahtarı araba çalışır vaziyette iken unutmak gibi bir yanlışı yaparız. Kısacası dalgınlık da çoğu zaman “bir yere kadardır” ve önemli bir durum olduğunda bir şekilde telafi edilir.

NE YAPMALI?

Bana sorarsanız dalgınlığı önlemenin ilk adımı çok işlemci olmaktan vazgeçmektir. Yapılan, yürütülen işlere odaklanmak, hareketlere süreçlere daha çok dikkat göstermek, düşünce çizgisini ve kompozisyonunu bir bütün halinde sürdürmeyi başarmaktır. Dikkati dağıtabilecek uyarılardan uzak durmak, mesela gürültüsü az, ışığı, rengi, dokusu, kokusu makul ortamlarda bulunmak, duygusal iniş çıkışlardan, stresten, öfkeden uzak kalmak konsantre olmayı da/odaklanmayı da, dalgınlık ihtimalini azaltmayı da kolaylaştırır.

PLANLI OL, NOT AL, SAKİN KAL!

Belleğiniz istediğiniz kadar güçlü olsun fark etmez, her bellek bir miktar eksiktir. Bunu sakın unutmayın. Dalgınlıktan zarar görmemenin ve belleğe destek olmanın önemli bir kısmının planlı olmak, not almak ve sakin kalmakla ilgili olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Şu eski Çin atasözünü de lütfen bir kenara not edin: “EN SOLMUŞ MÜREKKEP BİLE EN SAĞLAM BELLEKTEN DAHA GÜÇLÜDÜR”.

UNUTMAYIN     BELLEĞİNİZE YARDIMCI OLUN

Yoğun stres tepkilerinin sebep olduğu “kortizol banyoları” belleğinizin en büyük düşmanıdır. Sık tekrarladığında bu banyolar bellek gücümüze ciddi hasarlar verebilir. Endişe, korku, güvensizlik duygularının eşlik ettiği stresler ise en tehlikeli bellek avcılarıdır.

Belleğinizin önemli düşmanlarından biri de depresyondur. Konsantre olmayı güçleştirdiği, ayrıntılara odaklanmayı imkânsız hale getirdiği, yeni bilgi kayıtlarını zayıflattığı için depresyonlu kişiler farkında olsalar da olmasalar da bir miktar bellek mağduru durumundadır. Nöroloji uzmanları, uzun süren ağır depresyonlar beynin bellek gücü bakımından en önemli bölümleri olan hipokampus ve amigdala da önemli hasarlar yapabileceğini söylüyor.

Yaşlandıkça dalgınlaşıp daha zayıf bir belleğe sahip olmamız normaldir. Her organ gibi beyin de yaşlandıkça gücünden, kuvvetinden bir şeyler kaybeder. Önemli olan bellekteki zayıflamanın yaşla paralel gidip gitmediğidir. Ayrıca biraz dikkatli olabilirsek yaşa bağlı bellek hasarlarını azaltabilmek de elimizdedir.

Horlayan, özellikle uyku apnesi olanların çoğunun belleklerinde de problem vardır. Gece boyunca yeteri kadar dinlenemeyen, gereği kadar oksijen bulamayan bir beynin yeterli verimde çalışmasını beklemek hata olur. Uyku eksikliğinin de belleğin en güçlü düşmanlarından olduğunu biliyoruz.

Farkında değiliz ama belleğin en önemli düşmanlarından biri de gereksiz yere yuttuğumuz ilaçlardır. Nezlemiz bizi rahatsız etmesin diye kullandığımız grip hapları, kaşınmayalım diye içtiğimiz alerji ilaçları, daha rahat uyuyalım diye başvurduğumuz uyku hapları, ülser, gastrit, reflü için yuttuğumuz mide ilaçları bunların örneğidir. Ne yazık ki bunların çoğu ilaçsız da tedavi edilebilecek sağlık sorunlarıdır.

Bazı sağlık sorunları da belleğimizi zayıflatabilir. Mesela tiroid tembelliği, özellikle yaşlılarda ciddi bellek zafiyetine yol açabiliyor. Böbreküstü bezi yetersizliği veya aşırı çalışması da belleği olumsuz etkiliyor. B 12 vitamini, demir, omega-3 yağ asitlerinin eksiklikleri de etkili bellek zayıflatıcı kayıplardır.

SORU       KALSİYUM İÇİN SÜT ŞART MI?

Kalsiyum yaşamsal bir mineral. Sağlıklı olmak ve geç yaşlanmak için yeterli miktarda kalsiyumu bedenimize kazandırmamız lazım.

Kalsiyumun en güçlü olduğu besinlerse süt ürünleri. Ama siz laktoz intoleransınız nedeniyle süt ya da süt ürünü kullanamıyor, peynirden, yoğurttan, ayrandan faydalanamıyorsanız süt ürünleri dışındaki kalsiyum kaynaklarından da istifade etmeniz mümkün. Bazı sebze ve meyveler ve yağlı tohumlarda zannettiğimizden çok daha fazla kalsiyum var. Mesela “bir porsiyon” esas alındığında;

Ben özellikle lahana, fasulye ve bademin kalsiyum zenginliğinden sık sık istifade etmenizi tavsiye ederim. Özellikle lahana ve o gruptaki diğer besinler (karalâhana, karnabahar) salatalar, turşular ve atıştırmalıklarda keyifle yenebilecek lezzetler.

 

DİKKAT YASAL UYARI: Site de yayınlanan yazıların bütün hakları Ahmet Baysal adına saklıdır.
Telif hakkı kanunlarına göre yazıların bir kısmını veya tamamını kaynak göstermeden izinsiz kopyalamak, yayınlamak ve sitelerde kullanmak yasal olarak suçtur. İzin almak ve link vererek yazıları kullanmak için arayabilirsiniz.