OTOMATİK & MANUEL VİTES DİREKSİYON DERSİ ANKARA

Trafiğe çıkmaya korkuyormusunuz?

OTOMATİK & MANUEL VİTES DİREKSİYON DERSİ ANKARA

OTOMATİK VİTES DİREKSİYON EĞİTİMİ 05354028055 Ankara

Öne Çıkan

”Sevgili sürücü adayları ,Sürücülük ve otomobil teknolojisi adına tüm merak ettiklerinizi , bilimsel yanıtlarıyla derslerimizde bulacaksınız.”

Trafik kurallarına uyumlu taşıt kullanımını ; bilimsel tekniklerle,

**psikolojik kişisel gelişim metoduyla**,
Motorlu araçlar teknikeri ,ulaştırma, trafik, sürüş teknikleri alanında uzman, Hava Kuvvetleri’nin Teknik eğitimci asker öğretmeninden,

Otomatik veya manuel vitesli, yardımcı pedallı araçla, ve kendi aracınızla çok kısa zamanda, kolayca öğrenebilirsiniz.
M.E.B sertifikasıyla bir motorlu taşıt sürücü kursunda eğitimciyim.

40 yıllık  M-A1-A2-A-B1-B-C1-C-D1-D-BE-C1E-CE-D1E-DE-F-  Sınıf araçlar sürücü yetki belgesi sahibi dallarında uzman  motorlu araç sürüş ve eğitim deneyimimle,sizlere yardımcı olmaktayım.

 *Trafik Psikolojisi *: psikoloji ilkelerinin trafik ve yol güvenliği alanına uygulanmasıdır. Türkiye de yeni bir alan olan trafik psikolojisinin etkinlikte bulunduğu alanlar; sürücü yeteneklerinin psikoteknik değerlendirilmesi, sürücülük tarzları ve trafikte risk alma davranışı, sürücü eğitimi ve rehabilitasyonu,ergonomi, trafik güvenliği için bilinçlendirme. Trafikle ilgili davranış tutum yetenek ve becerileri ölçme geliştirme, bu konularla ilgili araştırmalar ve uygulamalardır

İletişim : 0 5 3 5 4 0 2 8 0 5 5
mail adres : a_b.ysal06@outlook.com
web sitem :https://ahmet06com.wordpress.com/

 Sayın Özlem hanımın trafikte kendi aracıyla yaptığımız ders hakkındaki yorumu:

Ahmet hocam çok teşekkür ederim. Sayenizde ,kendi aracımla vermiş olduğunuz psikolojik Destekli trafik kurallarına uyumlu ,uyguladığımız araç kullanma teknikleriyle ,araç kullanma ve trafiğe çıkma keyfini ve zevkini yaşadım. Eşim veya bir başkası olsaydı buna cesaret edemezdi. Ehliyetim olmasına rağmen yıllardır direksiyona geçmemiş biriyle trafiğin yoğun olduğu yerlerde yol almak sizin cesaretiniz ve başarınızdır. Kısa zamanda bana çok şey kazandırdınız. En başta kendime olan güvenim arttı sayenizde. Ahmet hocam Sizi tanıdığım ve ders aldığım için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Size teşekkür eder hayat boyu başarılar dilerim.

Trafikte yayaların hakkı:
Öne çıkan ilginç konu aşağıdaki linkte:

Öğretim metodu ve Taksonomisi aşağıdaki linkte

Öğretim metodu ve Bloom Taksonomisi Kuramı

Kış Lastiği Nedir? Ne İşe Yarar?

Kış lastikleri, yağışlı ve soğuk havalarda otomobilin yol tutuşunu maksimum düzeyde tutabilmek için tasarlanmaktadır. Üretiminde kullanılan kauçuk malzemenin daha yumuşak olması nedeniyle lastikler daha esnek bir yapıya sahip olur ve aracın yol tutuşunu arttırır. Lastik dişi diye tabir edilen lastiğin desenli yapısının derin ve çatallı olması sayesinde lastik üzerinde biriken suyun tahliyesi daha kolay olmaktadır. Karlı ve buzlu yollarda yol tutuşunu artırmak, sürüş emniyetini tehlikeye atmamak ve konforlu bir sürüş yapmak için kış sezonunda kış lastikleri kullanılmalıdır.

Kış Lastikleri Ne Zaman Kullanılmalıdır?

Kış lastikleri hakkında bilinen en büyük yanlış, sadece kar yağdığı zamanlarda kullanılacağının sanılmasıdır. Bu doğru bir bilgi değildir. Kış lastiklerinin kış sezonu boyunca kullanılması uygun görülmektedir. Daha net bir çizgi çizmek gerekirse; hava sıcaklığının 7 derecenin altına düştüğü anlarda, karlı ve buzlu yollarda mutlaka kullanılmalıdır. Dolayısıyla kış sezonu gelmeden önce lastiklerinizi değiştirmenizi öneririz

Kış Lastiği Nasıl Anlaşılır?

Kış lastiğini dört mevsim ve yazlık lastiklerden ayıran en büyük farklılık, lastik dişlerinin derinliği ve desenidir. Kış lastiklerinde daha derin ve daha çatallı bir lastik deseni bulunmaktadır. Ayrıca Lastiğin üzerinde çamur ve kar anlamına gelen M/S(mud/snow) ibaresi veya kar sembolü bulunur.

Kış Lastiği Taktırmak Zorunlu mu? Kış Lastiği Kimlere Zorunlu?

Ülkemizde zorunlu kış lastiği uygulaması, 1 Aralık ve 1 Nisan tarihleri arasında şehirler arası yolcu ve yük taşımacılığı yapan ticari araçlar için zorunlu olmaktadır. Kurala uymayan sürücülere Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın belirlediği oranda cezai işlem uygulanmaktadır. Kış lastiği cezası hususi araçlar için geçerli olmasa da trafiğe çıkan tüm araçların, trafik emniyetini sağlamak için bu tarihler arasında kış lastiği kullanması oldukça önemlidir.

4×4 Araçlarda Kış Lastiğine Gerek Var mı?

Otomobilinizin motor gücünün yüksek olması veya otomobilinizin 4×4 olması yol tutuşuna doğrudan etki etmemektedir. Kış lastiği kullanımı ölçüt olmaktadır. Dolayısıyla aracınıza gerektiği anlarda kış lastiği taktırmalısınız.

Zincir mi Kış Lastiği mi?

Zincir yerine kar lastiği kullanılması daha faydalıdır. Çünkü zincirin, asfalta ve otomobilin yürür aksamına zarar oluşturmaktadır. Ayrıca zincir zamanla lastiklerde yer alan çelik tellerin kırılmasına yol açan bir durumdur. Bu sebeple kış aylarında kış lastiği kullanılması gerekmektedir.

Kışlık Lastik Ömrü Kaç Yıl?

Kış lastiğinin ömrü, araca takıldıktan sonra 5 yıl içerisinde dolmaktadır. Araç hiç kullanılmasa dahi beşinci yıldan sonra lastiğin yapısı bozulmaktadır ve deforme olmaktadır. Beş yıldan önce araç lastik derinliği 3mm altına düşerse lastiklerin değiştirilmesi gerekmektedir.

Kış Lastiği Nasıl Muhafaza Edilir?

Kış lastikleri kuru ve serin yerlerde muhafaza edilmelidir. Sıcak hava ve güneş ışığı kış lastiklerinin yapısına zarar vermektedir. Mümkünse lastiklerin koruyucu bir naylona veya brandaya sarılı bir şekilde saklanmasında fayda vardır.

Kış Lastiği Nasıl Ses Yapar?

Kış lastikleri yapısı gereği diğer lastiklere göre bir miktar daha ses yapmaktadır. Derinden geliyor gibi hissedilen bu ses, sürüş konforunu etkilemeyecek düzeyde olmaktadır.

DİKKAT YASAL UYARI: Site de yayınlanan yazıların bütün hakları Ahmet Baysal adına saklıdır.
Telif hakkı kanunlarına göre yazıların bir kısmını veya tamamını kaynak göstermeden izinsiz kopyalamak, yayınlamak ve sitelerde kullanmak yasal olarak suçtur. İzin almak ve link vererek yazıları kullanmak için arayabilirsiniz.

Ahmet Baysal

ileri sürüş teknikleri eğitimci

KIŞ KOŞULLARINDA  KARLI VE BUZLU ZEMİNLERDE ARAÇ KULLANIMI

KIŞIN ARAÇ KULLANIMI
Hazırlıklı Olun, Güvende Olun!
Kış Koşullarına Uyum Sağlanması
Kış şartları motorlu araç sürücüleri için zorlayıcı olabilir.Kış koşulları tahmin
edilemeyebilir ve aracınız ve sürüş becerileriniz açısından ekstra gereksinimlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Kış koşullarında araç kullanmak için çok iyi hazırlıklı olduğunuzdan emin olunuz ve araç hızınızı daima yol ve hava koşullarına göre ayarlayınız.

Kışın Araç Kullanımı için Hazırlık Yapılması
Dikkatli olun, yavaşlayın ve kontrollü olun – Kış mevsiminde araç kullanımı için
gerekli olan üç temel kuraldır. Kış mevsiminde, yolu ve hava koşullarına göre araç
kullanılmalıdır. Aniden fren yapmak zorunda kalacağınız durumlara karşın önünüzdeki araç ile aranızda güvenli bir takip mesafesi sağlayınız.
Hazırlıklı Olun- Aracınız Hazır mı?
Aracınızı kış koşullarına hazırlamak amacıyla bakımını yaptırın. Kış koşullarının
aracınızın lastik, akü, kayış, hortum, radyatör, yağ, lamba, fren, egzoz sistemi,
kalorifer/buz çözücü, cam sileceği ve ateşleme sistemi gibi elemanlarını zorunlu
muayene ettirmeyi beklemeyin.
Aracınızın mekanik açıdan kış koşullarına karşı hazır olduğundan emin olunuz. Yakıt
deponuzu yeterli düzeyde doldurunuz- deponuzun en azından yarısını doldurmanız
tavsiye edilmektedir. Aracınızın rezervuarında yeterli miktarda ön cam yıkama suyu bulunduğundan emin olunuz. Ayrıca, aracınızda ekstra su bulundurabilirsiniz.

Araç camı, lambası, aynası ve üst kısmındaki kar ve buzu temizleyiniz. Aracınızı
çalıştırdıktan sonra, yüksek düzeyde görüş netliği sağlamak için araç camının içindeki
buğunun temizlenmesini bekleyiniz.
Kış mevsimi başlamadan önce araç lastiklerini kontrol ettiriniz. Soğuk havada lastik
hava basıncı düşeceğinden, lastik basıncını sıklıkla kontrol ettirmeyi unutmayınız. Ayıca, lastiklerinizin yerinden oynamadığından emin olmak için her bir lastiğin bijonunun sıkılığını iki kere kontrol etmeniz gerekmektedir. Bu işlem özellikle mevsimine göre kış ve dört mevsim lastiğini değiştiren araç sahipleri için önemlidir.
Araç lastiklerinizin durumu da son derece önemlidir. Aşınmış veya zarar görmüş lastikler güvenli sürüş kabiliyetinizi etkileyebilir. Lastiklerin, diş derinlikleri en az 1.5 mm olmadan önce değiştirilmesi tavsiye edilmektedir. Yapılan çalışmalara göre, 3 mm derinliğindeki bir lastik dişi ıslak bir kaplamadaki aracı, 1.5 mm derinliğindeki bir lastik dişine göre %25 oranında daha kısa bir mesafede durdurabilir. Sürücüler, araç lastiklerini değiştirmeleri gerekip gerekmediğini tespit etmek amacıyla lastik üzerinde yer alan aşınma gösterge işaretini kontrol etmelidir. Araç lastiklerinin tümünde, lastiğin diş blokları arasında küçük kauçuk çizgi şeklinde bir aşınma göstergesi yer almaktadır. Lastik dişi aşınarak aşınma göstergesi ile aynı düzeye geldiğinde, lastik aşınma sınırına ulaşmış demektir ve karlı veya yağmurlu havalarda yeterli çekiş sağlamayacağı için değiştirilmelidir.
Geniş ve yüksek performans lastikleri de dahil olmak üzere dört mevsim lastikleri bazı
bölgelerde yeterli olabilir ancak karlı bölgelerde kullanımı uygun olmayabilir.Araç
sahiplerinin kış lastiği kullanmaları tavsiye edilmektedir. Kış lastikleri karlı ve buzlu
yollarda daha iyi bir çekiş gücü, frenleme ve direksiyon hakimiyeti sağlar. Dört adet kış lastiği takılması araç kullanımında daha fazla kontrol ve denge sağlar. Farklı dişlere, büyüklüğe ve imalata sahip tekerlekleri asla karıştırmayınız

Kışın Araç Kullanımı – Araç Kontrolü
Fren Yapma
Aracınızda Elektronik Sabitleme Kontrol (ESC) ve/veya Kilitlemesiz Fren Sistemi (ABS)
bulunabilir. Aracınızın fren sistemini her türlü hava ve yol koşullarında nasıl kullanmanız gerektiğini bildiğinizden emin olunuz. Olağanüstü durumlar için sürüş tekniklerini öğreneceğiniz ileri düzey direksiyon dersleri alınız.
Araç Kaydığında Kontrolünün Geri Kazanılması Kaygan bir yol yüzeyinde aracın direksiyon hakimiyeti kaybolduğunda patinaj meydana gelir. Patinaj aracın ön, arka veya dört tekerleğinde meydana gelebilir. Patinajların çoğu yol veya trafik koşullarına göre çok hızlı araç kullanılması nedeniyle meydana gelir. Ani
veya sert fren yapma, karlı yollarda çok hızlı seyretme veya çok ani bir şekilde hızlanma,
aracınızın kaymasına ve hatta yuvarlanmasına yol açabilir.
Aracınız kaydığında, direksiyonu kayma yönüne göre yönlendiriniz. Bunun için
direksiyonu aracınızın yönlenmesini istediğiniz doğrultuda yönlendiriniz. Ancak,
direksiyonu aşırı derecede yönlendirmemeye dikkat ediniz. Aracınız buzlu bir yüzeyde düz doğrultuda kaydığında, boş vitese geçiniz veya debriyaj pedalına basınız.

Durma Mesafesi
Kışın bütün araçlar karla kaplı yollarda daha uzun bir sürede durabilir. Aşağıda yer alan kış ve dört mevsim lastiklerine ait durma mesafelerinin karşılaştırıldığı tablo, 50 km/s ile seyreden bir aracın doğru bir hat üzerinde durmasına göre düzenlenmiştir.
Test Koşulları:
 -20 C’de asfalt yüzey üzerinde 3 ila 5 cm’lik yoğun kar ve buz tabakası altında.
 Araçlar otomatik vites ve kilitlemesiz fren sistemi ile donatılmıştır.
 Dört teker çekişli araçlarda düzenlenen deneyler, bütün teker çekişli araçlar için
yapılmaktadır. Küçük araba Kış lastiği 39.1 m Dört mevsim lastiği 50.7 m
Hafif ticari araç Kış lastiği 38.3 m Dört mevsim lastiği 51.1 m
4-teker çekişli araç Kış lastiği 35.7 m Dört mevsim lastiği 42.8 m
Islak, karlı veya buzlu yolda, hız kontrolü kullanımını sınırlamanız gerekmektedir. Bu
koşullar altında hız kontrolü, aracınızın beklenmedik bir şekilde hızlanmasına neden
olarak reaksiyon sürenizi ve aracınızı kontrol etme kabiliyetinizi azaltabilir.
Bunu biliyor muydunuz?
İyi durumdaki kış lastikleri, fren mesafesini % 25 oranında azaltabilir.

Kışın Araç Kullanımı – Seyir Halinde Uyulması Gereken Kurallar
Takip Mesafesi Kaygan bir yolda durmak daha uzun sürer. Dolayısıyla, önünüzdeki araçla aranızda yeterli mesafe bırakmak önemlidir. Normal sürüş şartlarındaki güvenli takip mesafesi kuralı, iki saniye kuralıdır.
İki Saniye Kuralı:
1. Yolun ilerisinde yer alan yol işareti gibi bir işareti gösterge olarak seçin.
2. Öndeki aracın arka bölümü işareti geçerse, “seksen sekiz, seksen dokuz” şeklinde
sayın.
3. Aracınızın ön bölümü işarete ulaşırsa, saymayı bırakın. Eğer işarete “seksen dokuz”
sayısını saymadan önce ulaşırsanız, aracı çok yakın bir mesafeden takip ediyorsunuz
demektir.
Kış aylarında ve özellikle kötü hava koşullarında, iki saniye kuralını iki kere uygulayınız.
Karlı Yollar Yol üzerinde bulunan sertleşmiş kar kitlesi buz kadar kaygan veya düz ve yumuşak olabilir. Sulu kar yolların çamurlu olmasına yol açabilir. Yoğun çamur kitlesi aracınızın tekerlek yuvasına yerleşebilir ve direksiyon hakimiyetinize etki edebilir.
1. Araç kullanırken uzağa bakınız, bu şekilde yolunuzun üzerindeki tehlikeleri fark
edebilirsiniz ve tepki vermek için yeterli süreniz olur.
2. Sürüşünüzü yol ve hava koşullarına göre ayarlayınız.
3.Yavaşlayınız ve aracınızın kaymasına neden olacak ani direksiyon, fren ve hızlanma
hareketlerinden kaçınınız.
4. Karlı yolda araç kullanırken çok dikkatli olunuz.

Buz
1. Yol üzerindeki gölge alanlar, köprüler ve üst geçitler soğuk havada daha kısa bir
sürede buzlanır ve güneşe maruz kaldıktan sonra da buzun erimesi daha fazla vakit alır. Dolayısıyla, bu kesimlere yaklaşırken dikkatli olunuz.
2. Yol üzerindeki siyah ve parlak şekilde görülen donmuş alanlara karşı dikkatli olunuz. Bu kesimlerde aracınız aniden yoldan çıkabilir. Yavaşlayınız, ayağınızı frenden çekiniz ve aracınız bu kesimden geçerken vitesi boşa alınız veya debriyaja basınız. Kar ve Çamur Sıçraması Karlı, ıslak ve çamurlu yollarda, ağır taşıtlar ve otobüsler aracınızın ön camına çamur
sıçratabilir ve görüşünüzü engelleyebilir. Aracınızı tedbirli bir şekilde kullanınız ve kar sıçramalarını asgari seviyeye indirmek için yeterli mesafe bırakınız.
Görüş Uzaklığı Kar yağışı ve tipi nedeniyle görüş uzaklığının azaldığı ve gün ışığının düşük olduğu ortamlarda sürücülerin görme ve görünme özelliği kritik hale gelmektedir. Görünürlüğündüşük olduğu

Kış Bakım Araçları
 Doğru miktarda tuz veya kumun yola dökülmesini sağlamak amacıyla kamyona
monte edilen elektronik kontrol donanımları kullanılır.
 Kar temizleme aracı uzun ve geniş araç olup, römorka monteli kar bıçağı olan ve
kendi şeridi dışında diğer şeridi de temizlemeye kapasitesi olan bir kar
mücadelesi aracıdır.
Kar küreme
Kademeli kar küreme, karayolunun bütün şeritleri boyunca tek yönde uygulanan aşamalı kar küreme çalışmasıdır. Çok şeritli karayolları için en güvenli ve etkili şekilde uygulanan kar mücadelesi çalışmasıdır. Kademeli küreme, kar yığınını bir kar küreyiciden bir sonrakine geçirerek bütün şeritleri tek seferde temizler.
Kar küreme aracı için yeterli mesafe bırakılması
Mavi flaşör lamba gördüğünüzde, bakım aracının arkasında güvenli bir mesafe bırakınız.
Kar küreme araçları veya tuz ve kum taşıyan kamyonların çalışmalarını uygun bir
şekilde yerine getirebilmesi için normal seyrinde bulunan trafiğe göre daha yavaş
hareket etmesi gerekmektedir. Çalışma halindeki kar küreme çalışmasının yakınında
görüş mesafesi, savrulan kar nedeniyle önemli ölçüde azalmaktadır.
Kar küreme araçlarının çalışmasını gerçekleştirebilmesi için uygun bir takip
mesafesi bırakınız. Asla bir kar küreme aracını geçmeyiniz. Yoğun kar ve tipi altında görüş mesafesinin sıfıra düşmesi ve kar küreme araçlarının arasındaki püskürtülen kar nedeniyle, kar küreme araçlarının arasından veya çevresinden geçmek son derece tehlikelidir. Kar küreme aracının geçilmeye çalışılması ciddi yaralanmalı ve hatta ölümlü trafik kazası ile sonuçlanabilir.

Kar küreme aracının geçilmesi son derece tehlikelidir çünkü …
 Kar küreme aracındaki geniş bıçaklar, kar küreme aracının önüne ve sağına doğru bir metre veya daha uzun bir mesafede açılır ve genellikle sağ şeride doğru yayılır.
 Kar küreme araçları arkadan bakıldığından daha dar görünür.
 Düşük küreme hızında bile, toz halindeki kar bir kar bulutu oluşturur ve görüş mesafesini ciddi şekilde azaltır.
 Kar küreme aracının
arkasındaki yol yüzeyi önündeki yol yüzeyine göre daha iyi durumdadır.
 Kar küreme aracına yaklaştığınızda, aracın şeridi her an değiştirebileceğini göz önünde bulundurarak ekstra mesafe bırakınız.
 Karşı yönden gelen bir kar küreme aracı ile karşılaştığınızda, yolun orta çizgisinden mümkün olan en güvenli şekilde uzaklaşınız.
 Kar küreme aracının mavi flaşör ışığını gördüğünüzde, güvenli
bir takip mesafesi bırakınız.

11
KAR KÜREME ARACINI ASLA GEÇMEYİNİZ!
Kar küreme aracı ile araçların çarpışması sonucu meydana gelen kazalar ölüm ile
sonuçlanmaktadır. Bunu biliyor muydunuz? Yol tuzu, sıcaklık -12C’nin altına düştüğünde kar ve buz mücadelesi açısından yetersiz kalır.
Dolayısıyla, çok soğuk havalarda kar ve buz mücadelesi yapılarak yolun açılması daha da güçleşebilir.
Kış Aylarında Yol Kullanıcılarının Hatırlaması Gereken Hususlar:
 Karayolu ekiplerinin bütün çabalarına rağmen trafik koşulları ve şiddetli fırtına,
karayolunun normal koşullara dönmesini geciktirebilir.
 Kar mücadelesi ekipleri fırtınanın beklenilen şiddeti, süresi veya yağış şekli
değiştiğinde çalışma planlarını değiştirebilir.
 Kar mücadelesi ekipleri fırtına esnasında çalışma güzergahlarını birçok kez
kontrol etmek zorunda kalabilir.
 Yol tuzu, sıcaklık -12C’nin altına düştüğünde kar ve buz mücadelesi açısından
yetersiz kalır. Dolayısıyla, çok soğuk havalarda yol tutuşunu sağlamak amacıyla
kum kullanılır.
 Hava koşulları değişken ve tahmin edilemez olabilir ve aracın ve sürücünün
sürüş kabiliyeti açısından ekstra zorluklara yol açabilir.
 Yolda kar yağışı ve tipi nedeniyle görüş mesafesinin düşmesi ile araçların önünü
göremez hale geldiği durumlarda trafik güvenliği, kazaların önlenmesi, can ve
mal güvenliği açısından yollar geçici süre trafiğe kapatılabilir.

Karayolu ekiplerinin bütün çabalarına rağmen trafik koşulları ve şiddetli fırtına, karayolunun normal koşullara dönmesini geciktirebilir. Karayolunun Ulaşıma Kapanması Olağandışı hava koşulları karayolunun ulaşıma kapanmasına neden olabilir. Bu durum karşısında saygılı olunuz ve trafiğe kapanan karayolları tekrar açılana kadar kullanma teşebbüsünde bulunmayınız. Acil durum yol kapama işareti ve bariyerlerine ve polis görevlilerinin talimatlarına güvenliğiniz için daima uyunuz. Trafiğe kapalı bir karayolunu kullanmak kanuna aykırıdır.
Beklenmedik Durumlar
 Kara saplandığınızda veya yolda kaldığınızda, panik yapmayınız. Güvenliğiniz ve
ısınma koşulları nedeniyle aracınızda kalınız. Yardımın ulaşmasını bekleyiniz.
Cep telefonunuz varsa ve cep telefonunuzun kapsama alanında yer aldığı bir
bölgedeyseniz, yardım isteyiniz.
 Yoğun trafiğin yer aldığı bir karayolunda bankette bulunan bir araçtan çıkmak
zorunda kalırsanız, eğer mümkünse, trafikten uzak olan kapıyı kullanınız.
 Aracınızı kardan kurtarmak istediğinizde dikkatli olunuz. Sıkıca giyininiz, karı
kürekle yavaşça atınız ve aşırı derecede güç sarf etmeyiniz. Sağlık sorununuz
Bunu biliyor musunuz?
Kolluk Kuvvetlerinin karayolunu trafiğe kapama yetkisi vardır. Bazı durumlarda alınacak en güvenli önlem, hava koşullarının iyileşip kar ve buz mücadelesi çalışmalarının devam etmesine olanak sağlayana kadar karayolunu trafiğe kapamaktır.

varsa, karı kürekle atmaya veya aracı itmeye teşebbüs etmeyiniz. Giysiler kuru
kaldığı sürece, vücut ısısı muhafaza edilir. Kar ve kar yağışı nedeniyle ıslanan
giysiler, vücut ısısının tehlikeli bir şekilde düşmesine neden olabilir.
 Dikkatleri aracınızın üzerine çekmeye çalışın. Acil durum flaşörü, işaret fişeği
kullanınız. Motorunuzu tedbirli bir şekilde kullanınız. Egzoz dumanına karşı
dikkatli olunuz. Temiz hava almak için rüzgar almayan camlardan birini
açınız. Motoru çalıştırmadan önce, egzoz borusunun kar ile kaplanıp
kaplanmadığını kontrol etmek amacıyla zaman zaman aracınızı terk ediniz.
 Özellikle gece boyu süren kar fırtınası esnasında, yardımın ulaşması zaman
alabileceğinden, araçta bir kişinin uyanık kaldığından emin olunuz. Ayaklarınızı,
kollarınızı ve ellerinizi hareket ettirerek kan dolaşımını muhafaza ediniz.
Beklenmedik Durumlar
Beklenmedik durumlar ile karşılaştığınızda ne yapılması gerektiği
konusunda bilgi sahibi olunuz.

Yol ve Hava Koşullarına Karşı Hazırlıklı ve Bilgili Olunuz.
 Aracınızın kış koşullarına hazır olduğundan emin olunuz. Aracınızda kış acil
durum malzeme seti bulundurunuz.
 KGM adresindeki web sitesini ziyaret ederek, hava ve yol koşulları hakkında bilgi
alınız.
 Kötü hava koşullarının mevcut olması durumunda, gideceğiniz yere ulaşmak için
seyahat planınıza ekstra süre ekleyiniz, seyahatinizi erteleme veya iptal etme
seçeneğini göz önünde bulundurunuz.
 Bir arkadaşınız veya aile üyesine gideceğiniz yeri ve tahmini varış saatinizi
bildiriniz.

 Daima tedbirli olunuz ve yol ve hava koşullarına göre araç kullanınız.
 Kar mücadele araçlarının flaşör lambalarını izleyiniz. Bu araçlara arkadan
yaklaştığınızda yavaşlayınız, araçların arkasında kalınız ve sabırlı olunuz. Bu
araçların arasından veya çevresinden geçmeyiniz. KAR KÜREME ARACINI
ASLA GEÇMEYİNİZ!
 Acil durum araçları yaklaştığında aracınızı kenara çekiniz.

DİKKAT YASAL UYARI: Site de yayınlanan yazıların bütün hakları Ahmet Baysal adına saklıdır.
Telif hakkı kanunlarına göre yazıların bir kısmını veya tamamını kaynak göstermeden izinsiz kopyalamak, yayınlamak ve sitelerde kullanmak yasal olarak suçtur. İzin almak ve link vererek yazıları kullanmak için arayabilirsiniz.

Ahmet Baysal

ileri sürüş teknikleri eğitimci

Trafikte Yayalara Düşen Görevler

Her yayanın, kendine ve sürücülere karşı sorumlulukları vardır.

1 • Kurallara Uygun Davranma

Yayalar, trafiğin en önemli unsurlarındandır. Günümüzdeki trafik kazalarının bir kısmı, yayaların trafik kurallarm, iyi bilmemeleri ve uygulamamalar,, dikkatsiz davranmaları nedeniyle olmaktadır.

Trafik kazalarından korunmanın ilk koşulu, kurallar, bilmek ve uygulamaktır.

Kazalara neden olmamak için yayalar;

• Yaya kaldırımında,

• Yaya kaldırımı yoksa bisiklet yolunda veya bankette,
• Yaya kaldırımı, banket ve bisiklet yolunun bulunmadığı iki yönlü trafiğin işlediği kara yolunda, gidiş yönüne göre taşıt yolunun sol tarafında yürümelidirler.

• Karşıya geçmek için yaya geçitlerini , trafik polisi, ışıklı trafik işaret cihazlarının bulunduğu yerleri, alt ve üst geçitleri kullanmalıdırlar

2. Kurallara Uygun Davranmayanları Uyarma

Trafik kazalarına, araç ve yol unsurundan çok, insanlar neden olmaktadır. Bunun en önemli nedeni trafik kurallarının bilinmemesi veya uygulanmamasıdır. Trafik kurallarının öğretilmesinde; okula, aileye ve kuruluşlara önemli görevler düşmektedir.
Trafik kurallarını öğrenmeli ve uygulamalıyız. Bilmeyenlere öğretmeliyiz. Trafik kurallarına uymayanları ölçülü ve nazik biçimde uyarmalıyız. Belki de uyarılarımızla, kurallara uymama sonucu olabilecek trafik kazalarını önleyebiliriz. Trafikte hatalı davrananları uyarmak insanlık görevidir.

a. Grup Hâlinde Yürüyüşler
Bir görevlinin ya da yetkilinin gözetiminde düzenli olarak yürüyen yaya grubu, varsa yaya yolunu, yoksa banketti kullanmalıdırlar. Yayalar, her iki tarafında banket bulunan yollarda, gidiş yönlerine göre sol bankette yürümek zorundadırlar.

Grup yürüyüşü, yaya yolu veya banketin olmadığı iki yönlü yollarda yapılıyorsa, taşıt yolunun en sağ tarafı kullanılır. Grup, yolda fazla yer işgal etmemelidir. Grubun önündeki ve arkasındaki kişiler, görülmeyi sağlamak amacıyla ellerine dikkat çekecek bir bayrak alırlar. Böylece sürücülerin kendilerini görmelerini sağlarlar. Taşıtların bu tür grup yürüyüşleri arasından geçmeleri yasaktır.

b. Gece Yürüyüşleri
Gece yapılan yürüyüşlerde tehlikelere karşı dikkatli olmalıyız. Örneğin; ışıklandırmanın yetersiz olduğu bir yolda, önümüzü iyi göremeyiz ve düşebiliriz. Bunun için gece yürüyüşlerinde;

• Yaya yolunda yürümeliyiz.

• Yaya yolu bulunmayan yerlerde, gidiş yönüne göre sol bankette, banket bulunmayan yerlerde ise gidiş yönüne göre yolun solunda yürümeliyiz.

• Sürücüler tarafından görünmek için elimize lamba almalıyız.

• Açık renkte, yansıtıcı özelliği olan giysiler giymeliyiz.

• Çantamıza yansıtıcı çıkartmalar yapıştırmalıyız.
Geceleyin görmemiz ve başkaları tarafından görülmemiz, bizi olabilecek tehlikelerden korur. Yayaların, koyu renk giysileriyle karanlıkta yürümeleri tehlikelidir

3. Yaya Kaldırımlı Yoldan Yürüme
Trafik akışının düzenli olması için taşıt yolu ile yaya yolu (kaldırım) ayrı ayrı düzenlenir. Yayalar için en güvenli yol, yaya kaldırımıdır. Yayalar, yaya kaldırımında ve kaldırımın sağında yürümelidirler Böylece, yayalar birbirlerinin yürüyüşlerine engel olmadan ve birbirlerine çarpmadan düzenli bir şekilde yürürler. Yayalar, kaldırımın sol bölümünü kullanırlarsa, karşıdan gelen yayaların yürüyüşünü engellerler. Bu şekildeki düzensiz yürüyüşler zaman kaybına neden olur.

4. Yaya Kaldırmısız Yoldan Yürüme
Bazı yollarda yaya kaldırımı bulunmaz. Yayalar, yaya kaldırımı bulunmayan yollarda gidiş yönlerine göre sol bankette veya varsa bisiklet yolunda yürürler. Banket ve bisiklet yolunun olmadığı yollarda gidiş yönüne göre yolun solunda yürümelidirler Böylece karşı yönden gelen sürücü, yayayı; yaya da gelen taşıtı kolaylıkla görür.

Sevgili paylaşımcılar, sürücüler kadar yayalarında trafikte ,ortak paylaşım alanında sorumlulukları vardır. Aynı zamanda her sürücüde zaman geldiğinde bir yaya olabileceğini unutmamalı, kurallara ona göre uymalıdır.

Saygılarımla ileri sürüş teknikleri eğitimci

Ahmet Baysal

Fren ve gaz pedalının yerlerini karıştırıp, fren yerine gaz pedalına basmak .!!!

”Fren ve gaz pedalının yerlerini karıştırıp fren yerine gaz pedalına basmak,”

sevgili yeni başlayan sürücü adayları,bu  konuda çoğu zaman dalgınlıktan ve pedal yerlerini yeterince öğrenmeden  pedal hatası yapmakta ve sonucu telafisi mümkün olmayan çok feci kazalara sebep olamaktalar.

Direksiyon dersimizin hayati önem taşıyan, pedallar görevleri ve kullanım şekli  konusundaki  bu hatanın önlenmesi için, evde ve arabanızda dururken pedal isimlerini ve yerlerinin kontrol egzersizlerini çok tekrar etmek gerekiyor.

Refleks pedal egitimimizin detaylarını ,direksiyon derslerimizde bulacaksiniz

Otomatik vitesli , fren kalkış desteği olmayan araçlarda, çıkış eğimli yollarda refleks pedal eğitimi yapmaktayiz.

Stresli araç kullanma dersleri uygulamalarında ,hatalı pedal kullanımı çok yapılmaktadır, bu tür sorunlar yaşayan öğrencilerimize psikolojik destekli derslerimiz çok yararlı olmaktadır.

Toplumumuzun gündeminde oldukça sık yer alan ,bu hatalı kullanımdan dolayı meydana gelen kazalara ,şahsi hassasiyetimin artmasından bu konu ile ilgili açıklamaya ihtiyaç duydum.

Bu kazalardan örnek videolar var, fakat paylaşmıyorum,kazaya karışan sürücü çok ağır cezalara çarptırılıyor.!!!

Yeni trafik cezaları! Emniyet şeridi ve kırmızı ışık cezası kallavi olacak

Yeni trafik cezaları! Emniyet şeridi ve kırmızı ışık cezası kallavi olacak

Karayolları Trafik Kanunu’nda değişiklik öngören yasa teklifi TBMM’ye sunuldu, teklif kabul edilirse kırmızı ışık, emniyet şeridi ihlali ve drift için kallavi cezalar verilecek.

AK Parti’nin trafik cezalarının artırılması, kolluk personelinin TSK’daki muadilleriyle eşit haklara sahip olması, uyuşturucu ile mücadelede ek önlemler alınması gibi düzenlemelerin de bulunduğu kanun teklifi TBMM Başkanlığına sunuldu.

Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel ile Antalya Milletvekili Atay Uslu’nun imzasıyla sunulan teklife göre trafik ışığı ihlali, cep telefonu ile konuşma, drif ya da halk arasındaki ismi ile makas atma, emniyet şeridini kullanma cezaları katlanıyor. İşte pakette yer alan rakamlar:

*Trafikte çakar ışık kullananlar 1002 lira para cezası ödeyecek. Aynı suçu tekrar edenler trafikten men edilecek.
*Kırmızı ışık ihlalleri de trafik kazalarında önemli bir yer tutuyor. Düzenlemeye göre kırmızı ışık ihlali yapanlara 235 lira ceza kesilecek. 3 defa ihlal söz konusu olursa 30 gün, 3 defadan fazla ihlal söz konusu olursa 60 gün ehliyete el konulacak. 2 defadan fazla kırmızı ışık ihlali yapan sürücünün trafiğe tekrar çıkabilmesi için psikolojik rapor alması gerekecek.
*Emniyet şeridi cezası da artık okkalı olacak. Şeridi kullananlara 1002 lira para cezası kesilecek.
*Cep telefonu kullanmanın cezası 235 TL’ye yükselecek…
*Spin ve drift (makas atmak) olarak ifade edilen tehlikeli hareketleri yapanlar ise 5 bin 10 lira para cezası ile cezalandırılacaklar ve 60 gün trafikten men edilecekler.
*Abartı egzoz kullananlara da bin 2 lira ceza kesilecek.

EDB-ASR-ESP-CDI-TDI-ESP harfleri ne demek

Teknolojik gelişmeler, hayatımızın her alanına birçok kolaylık sağlarken aynı zamanda anlaşılırlığı da güçleştirebiliyor. Gelişen teknolojiyi yakından takip ederek otomobillerine yansıtan firmalar, müşterilerinin beğenisine bilim kurgu filmlerindeki uzay araçlarını andıran araçlar sunuyorlar.

Bu durum, otomobil alacaklar için teknolojinin son nimetlerine ulaşma fırsatı sunarken, diğer taraftan ilginç bir sorunu da neden oluyor. Araçların sahip olduğu teknik özellikleri simgeleyen ABSASREBDESPMSRHLAIPSCDI, TDI gibi onlarca yabancı terim, otomotiv dünyasını yakından takip eden teknoloji meraklıları için sorun olmayabilir. Ancak, yeni bir otomobile sahip olma hayalini kuran, ancak otomotiv teknolojisine yakından izleme gereği duymayanlar için ise anlaşılırlık sorununa yol açabiliyor.

Hayallerini süsleyen yol arkadaşına sahip olmak isteyenlerin önce bu terimleri öğrenmeleri gerekiyor. Çünkü, bu terimler hem otomobilin özelliklerini yansıtıyor, hem de bu teknik özelliklere bağlı olarak fiyatın yükselmesine neden oluyor.

Otomobillerin donanımlarını ve teknolojik özelliklerini anlatan ifadeler, yabancı dillerdeki kullanımlarına göre kısaltıldığı için anlaşılması güçleşiyor. Üstelik, aynı teknik özellikler, üreticiler tarafından farklı isimlerle de anılabiliyor. Aynı özellik, bir otomobil markasında farklı, diğer markada farklı isimlendirilebiliyor.

BULMACA GİBİ

Yeni model otomobillerde kullanılan kısaltmaların bazıları şu anlamlara geliyor:

ABS: ”Antiblock Brake System”in kısaltması olan ABS, sürücülere, tekerlekler kilitlenmeden fren yapma olanağı sağlayan, bu sayede aracın manevra ve kontrol yeteneğini artırarak sürücüye yardımcı olan sistemi ifade ediyor.

ESP: Elektronik Stabilite Programı (ESP), sensörler sayesinde otomobilin seyir halinde çizgisini korumasına, savrulmadan stabil bir şekilde seyrini sürdürmesine yardımcı olan sistemi anlatıyor.

BAS veya EBA: ”Brake Assist System” ve ”Emergency Brake Assist”in kısaltmaları olan BAS ve EBA, sürücünün fren pedalına sert basması halinde fren gücünün tam olarak devreye girmesini simgeliyor.

MSR: ”Motor Schleppmomenten Regelung”un kısaltması olan MSR, özellikle kaygan zeminlerde, sürücünün ayağını gaz pedalından çekmesiyle oluşacak kaymayı, motor torkunu kullanarak önlemeye çalışan sistemin adı.

ASR: ”Anti Schlupf Regelung”un kısaltması olan ve Türkçe’ye antipatinaj sistemi olarak de çevrilebilen ASR, araçta patinaja geçildiğinde çekiş olan tekerleklere giden gücü kontrol ederek tutunmayı sağlıyor. Bu sistem, bazı markalarda ”EDL-Elektronik Defransiyel Kilidi” olarak da adlandırılıyor.

EBD: ”Electronic Brake Distributor”ün kısaltması olan ”EBD” sistemi, fren yapılması halinde gücün ön ve arkadaki akslara dengeli şekilde dağılmasını ve böylece güvenli fren yapılmasına yardımcı oluyor.

ASC T: ”Elektronik çekiş kontrol sistemi” olarak tanımlanan sistem, aracı seyir halindeyken sensörler aracılığıyla sürekli takip ediyor. Bu sistem, bazı markalarda ”TCS” olarak isimlendiriliyor.

EPB veya APB: Klasik el freninin yerine geçen bu sistemde, el freni, anahtar kontak yuvasından çıkarıldığında otomatik olarak devreye giriyor.

SRS: ”Suplementary Restraint System”in kısaltması SRS, ”Airbag”i ifade ediyor. Türkçe’de hava yastığı olarak kullanılan sistem, çarpışma sırasında, çok kısa bir süre içinde otomatik olarak devreye girerek, sürücü ve yolcuların korunmasını sağlıyor.

HLA: ”Yokuş kalkış desteği” olarak Türkçeye çevrilen teknik, rampada duran aracın stop ettirilmeden kalkışına yardımcı oluyor.

Tiptronic: Araçlardaki şanzımanın manüel ya da otomatik olarak kullanılmasını ifade ediyor.

Cruise Control: Otomatik hız kontrol sistemi olarak tanımlanan ”Cruise Control” sürücü tarafından devreye sokulduğunda, aracın hızı sabitleniyor sistem gaza, frene ya da sistemi çalıştıran düğmeye yeniden basıldığında devreden çıkıyor. Yeni nesil bazı modellerde kullanılan, ”Akıllı Cruise Control” sistemi ise sensörler aracılığıyla öndeki araçla olan mesafeyi kontrol ederek aracı yavaşlatıyor. Buna benzer teknolojiler bazı markalarda ”ACC-Adaptif Hız Kontrol Sistemi” olarak da adlandırıyor.

Immobiliser: Bazı markaların ”IPS-Akıllı Güvenlik Sistemi” olarak isimlendirdiği sistem, kontak anahtarının içindeki çip yardımıyla, kopya kontak anahtarlarının motoru çalıştırmasını önlüyor.

Benzer teknolojiler farklı üreticiler tarafından farklı isimlendirildiği için bu örnekleri çoğaltmak da mümkün.

Diğer taraftan araçların motor özellikleri de yine kısaltmalarla simgeleniyor. Dizel araçlarda kullanılan ”tdi” simgesi, otomobilin turbo, dizel ve enjeksiyonlu olduğunu anlatıyor. Daha yeni modellerde kullanılan ”cdi” terimi ise ”Common roil diesel injektion”ın kısaltması anlamına geliyor. Bu sistem yakıtı püskürtmede kullanılan farklı yöntemlerle yakıtın daha iyi yanması ve atık yakıt kalmamasını sağlıyor.

Motorun ”tsi” özellikli olması turbolu ve hava kompresörlü motor, ”fsi” olması ise yakıt katmanlı homojen motor anlamına geliyor.  Ayrıca, bazı firmalar ürettikleri motorlara Zetec, DuratecDuratorqVVT, VVTI gibi özel isimler de veriyorlar

 

Sevgili sürücüler ,her model marka otomobilde birbirinden farklılık arzeden donanım bilgileri olabilir, aracınızın teknik kullanım dökümanını inceleyiniz.

ileri sürüş teknikleri eğitimci

Ahmet Baysal

ESP Nedir? Nasıl Çalışır ve Ne işe yarar?

ESP Nedir?

Son otomobil teknolojilerinde standart donanım olarak kullanılan ESP, otomobillerin güvenle seyir etmesi açısından araçlarda olması gereken bir sistemdir. ESP sistemi bir program olarak görülebilir. Elektronik Stabilite Programı’nın kısaltması ESP’dir. Bu programın asıl amacı, otomobilinizin kötü yol şartlarından olumsuz yönde etkilenmemesini sağlamaktır.

ESP’de asıl olan akıllı olarak nitelendirilen araç sensörlerinin veya algılayıcılarının bir bütün olarak işlemesidir. Gaz pedalının durumundan direksiyonun hareketlenmesine kadar sensörler ile birlikte görev yerine getirilmektedir. Bu program, farklı yol durumlarında ve pedalların konumlanmasına göre devreye girmektedir. Böylece otomobilinizin istenmeyen pozisyonlarda kalmasına engel olunmaktadır.

Durumu örneklendirmek gerekirse; sert bir viraja girildiğinde uygulanan sert direksiyon hareketleriyle normal şartlar altında aracınızın sizin kontrolünüzden çıkması normaldir. Ancak bu sistemin devreye girmesiyle birlikte; aracınızla kaza yapmanızın ve kontrolünüzden çıkmasının önüne geçilmektedir.

Şayet aracınız gitmesi gerektiği yönde dahi gitse ESP sistemi ile saniyede 25 kere sensörlerden hız ve konum bilgilendirmesi almaktadır. Otomobilinizle seyir halindeyken, direksiyonun ani manevralarla çevrilmesi, otomobilin devrine de bağlı olarak virajı güvenli bir şekilde alamamanıza sebep olabilir. ESP sisteminin devreye girmesiyle birlikte; otomobilinizin kontrolü sizde kalmakta ve aracın güvenle dönüş yapabilmesi sağlanmaktadır.

ESP Nasıl Çalışır?

ESP, motorun işletim sistemine müdahale ederek; her bir tekerleğe farklı basınç gönderilmesini sağlar. Yani tekerleklere uygulanan basınçlar, 4 tekerlek için uygun olacak şekilde ayarlanır. Böylece farklı tekerlekler için farklı fren şiddeti sağlanır. Bu şekilde otomobilinizle virajlara sert veya hızlı bile girseniz; virajlarda savrulmalara ve doğrultu kaybetmelere maruz kalmazsınız ve güvenli bir şekilde yolunuza devam edersiniz. Düz yolda seyrederken karşılaşılması muhtemel olan engeller veya hayvanlar sebebi ile ani direksiyon hareketleri yapsanız da otomobiliz aynı şeritte ve güvenle seyir etmeye devam eder.

Virajlarda Aracın Önden Kopması Durumu

Önden kopma olarak tabir edilen durumlarda; otomobilin ön tarafı kayma eğilimine girer. Eğer aracınızda ESP sistemi varsa; durumu algılayarak otomatik olarak devreye girer ve iç arka taraftaki tekerleklere fren uygular. Böylece otomobiliniz istediğiniz yönde dönebilmeye devam eder. Bu esnada otomobilinizin motor gücünü de azaltması muhtemeldir.

Virajlarda Aracın Arkadan Kopması Durumu

Arkadan kopma olarak tabir edilen durumda ise; otomobilinizin arka kısmı kayma eğilimine girer. Bu durum bir balığın kuyruğunu sallamasına benzetilebilir. ESP sisteminin devreye girmesiyle birlikte, dış ön taraftaki tekerleklere fren uygulanır ve otomobilinizin savrulması engellenmiş olunur.

ESP Sisteminin Parçaları

Kontrol Ünitesine Sahip Olan Hidrolik Ünite

ESP sistemindeki hidrolik ünite, kontrol ünitesinden gelmekte olan komutlara göre otomobilin tekerleklerindeki basıncı düzenlemektedir. Daha açık ifadeyle; selenoid valflar yardımıyla tekerleklerdeki basıncı ayarlamaktadır. Hidrolik ünite, tekerlek silindirleri ve ana silindir arasındaki hidrolik bağlantıyı oluşturmaktadır.

ESP’deki Hidrolik ünite, otomobilin motor kısmına konumlandırılmıştır. Bu ünite, kontrol ünitesinde yer almakta olan tüm elektriksel ve elektronik görevleri yerine getirme aşamasında bunlara ek olarak sistemin tüm fonksiyonlarını da idare etmektedir.

Tekerlek Hız Sensörü

ESP sisteminin kontrol ünitesi, tekerleklerin hızlarını hesaplamak için tekerlekler için tasarlanmış olan hız sensörlerinden alınan sinyalleri kullanmaktadır. Bu sensörlerde aktif ve pasif tekerlek hızı olmak üzere 2 temel bulunmaktadır. Her iki hız ölçümünde de temas olmaksızın manyetik alan ile tekerlek hızı ölçülmektedir. Günümüz koşullarında kullanılmakta olan aktif sensörlerde; hem lastiklerin dönüş yönü hem de tekerleklerin hızı kontrol edilmektedir.

Direksiyon Açı Sensörü

Bu sensörün görevi, direksiyonun açısını ölçerek, direksiyonun konumunu tespit etmektir. Direksiyonun tespit edilen açısı ile otomobilin hızı ve istenilen tekerlek basıncı ya da gaz pedalının pozisyonu ve sürücü olan kişinin sürüş eğilimi hesaplanabilmektedir.

Yanal İvme Sensörü ve Rotadan Sapma Oranı

Rotadan sapma sensörü, kendisinin dikey ekseni etrafında gerçekleşmekte olan tüm hareketleri kayıt etmektedir. Bu sensör, yanal ivme sensörü ile eş zamanlı olarak çalışmaktadır. Böylece otomobilin mevcut durumu hakkında gerçeğe en yakın tahmini yapmakta ve sürücüsünün bu konudaki eğilimiyle kıyaslanabilmektedir.

Hidrolik Kontrol Ünitesi ve ECU Verisi ile Haberleşme

Verilerin işlenmesi kanalıyla, ESP kontrol ünitesi ve motor kontrol ünitesi yani kısa ismi ile ECU haberleşmektedir. Bu sayede, sürücü normal araç kullanım koşullarında aşırı seviyede bir ivmelenme hareketinde bulunursa motor torkunu azaltıcı etkide bulunmaktadır. Bunun gibi motor sürtünme torku tarafınca tetiklenmiş olan tahrik ile lastiklerin aşırı kayma durumunun da önüne geçilmiş olacaktır.

Otomotiv sektöründe son yıllarda gelişmekte olan güvenlik programları ve elektronik-mekanik sistemler ile bilhassa küçük sınıfta olan otomobillerin daha güvenli seyir imkanları sağlanmaktadır. Birçok otomobil markasında, bu bahsedilen donanımlar ya da programlar standart olarak sunulmaktayken; bazı modellerde ve markalarda ise opsiyonlu olarak sunulmaktadır.

Sürücüler, otomobillerinde güvenliği ön plana almak istiyorlarsa; otomobiller için ABS kadar gerekli olan ESP sistemini de bulundurmalıdırlar. Şayet alınmış olunan otomobilde, ESP opsiyonel durumda ise gereken önem verilerek satın alınması gereken bir sistemdir.

Günümüzden yaklaşık 10 yıl kadar önce Alman Otomotiv firması olan Bosch Otomotiv tarafınca, Elektronik Stabilite Programı geliştirilmiştir. Bu program, son yıllarda neredeyse tüm otomotiv firmalarınca ticari olsun olmasın tüm araçlarda bulundurulmaktadır. Bu sistemi daha çok geliştirmiş olan bazı otomotiv devleri ise; ESP Plus ve ESP Premium olarak programlar üretmişlerdir.

Bu programlar; başlarda sadece hafif ticari araçlarda kullanılırken zamanla tüm araçlara geliştirilerek yayılmıştır. Bu programın otomobillere konumlandırılmasının asıl amacı, güvenliktir. Yolcuların ve sürücülerin güvenlikleri ön planda olmak üzere güvenlik sistemleri geliştirilmeye devam etmektedir.

Elektronik Stabilite Programı, otomobillerdeki çekiş kontrol sistemlerinin olmazsa olmazlarındandır. Bu programlar ABS gibi sistemlerle birlikte görevlerini yerine getirmektedir. Hareket halinde olan araçların savrulmaması ve kaymaması için sensörler yardımıyla tekerleklerin durumu anlık olarak kontrol edilmektedir.

Otomobilde bulunan dört tekerleğin herhangi birisindeki devir artışı veya azalışı; o tekerleğin devrini aksi yönde dengelemektedir. Böylece otomobilde bulunan dört tekerlekte dengeli olarak dönüşlerini devam ettirir ve otomobil yola daha iyi tutunur. ESP Sistemi, çok hassas olarak çalışan bir elektronik sistemdir. Bu sistemin geliştirilmiş versiyonu ise ESP Premium’dur.

ESP Premium’un ESP’den temel farkı; sistemde yer alan fren pompasının tasarımıdır. Tasarıma ek olarak pompanın içinde bulunmakta olan 6 tane piston ile düşük frenleme sistemi geniş aralıklara yayılmaktadır. Böylece frenleme konusunda eski sitemlere kıyasla otomobildeki sarsılma ve titreşimde %90 oranında azalmaktadır.

 

Karayolu trafik güvenliğinde “Vizyon Sıfır” politikası

Sevgili sürücü dostlar, bu yazıdaki örnekleme, gelişmiş ülke modelinde toplumsal tedbirlerin ,bireysel katılım ve destekleriyle başarıya ulaşabileceği gerçeğini, gözler önüne sermektedir saygılarımla.

Vizyon Sıfır İsveç Milli Yol İdaresi’nde çalışan Claes Tingvall ve arkadaşları tarafından geliştirilen ve karayolu trafik güvenliğinde geleneksel yaklaşıma alternatif olarak görülen “Vizyon Sıfır” politikası 1997 yılı Ekim ayında İsveç parlementosunun onayı ile uygulanmaya başlanmıştır.

Politika, adından da anlaşılacağı üzere karayollarında meydana gelen ölüm ve ağır yaralanma ile sonuçlanan çarpışmaları uzun dönemde sıfıra indirgemeyi amaçlamaktadır. Uygulanmaya başladığından beri İsveç’in karayolu trafik düzenlemelerinin temelini teşkil eden Vizyon Sıfır yaklaşımı, karayollarında hiç kimsenin ölmediği veya ağır yaralanmadığı bir gelecek imajını ifade etmektedir. Ulaşım sistemleri geleneksel olarak güvenlik için değil, maksimum kapasite ve hareketlilik için tasarlanmıştır. Bu da yol kullanıcılarının kendi güvenliklerinden sorumlu oldukları anlamına gelmektedir. Vizyon Sıfır yaklaşımı bu noktada geleneksel yaklaşımdan ayrılmakta ve sorumluluğu sistem tasarımına yüklemektedir. Buna göre karayolu yöneticileri, araç üreticileri, karayolu taşımacılığı firmaları, kanun yapıcılar ve polis gibi ulaşım sistemini tasarlayan ve yöneten birimler karayollarında güvenlikten sorumludurlar (Hokstad ve Vatn, 2008). Ancak bireyler de karayolu trafiğini düzenleyen kurallara uymak zorundadırlar.

Vizyon Sıfır yaklaşımının temelinde “İnsanların işbaşında çalışırken veya toplumun diğer sektörlerinde ölmeleri veya ciddi yaralanmaları nasıl kabul edilemezse, bunların trafikte olması da aynı şekilde kabul edilemez” anlayışı bulunmaktadır (Belin, 2001). Tingvall ve Haworth (1999:1), bu bakış doğrultusunda Vizyon Sıfır’ın, “İnsanların karayolu ulaşım sistemi içerisinde hareket ederken ölmeleri veya ciddi yaralanmaları etik olarak asla kabul edilemez” etik zorunluluğunun bir yansıması olduğunu ifade etmektedirler. Böylece bu yaklaşımda ölümlerin ve ciddi yaralanmaların önlenmesi en büyük öncelik olmaktadır.

Karayolu Trafik Güvenliğine Sistem Yaklaşımı: İsveç’in “Vizyon Sıfır” Politikası 7 Vizyon Sıfır yaklaşımına göre trafik kazalarının ölümle veya ciddi yaralanmayla sonuçlanmasının önlenmesi yolların, araçların ve ulaşım hizmetlerinin insan vücudunun çarpışma şiddetine dayanabileceği şekilde tasarlanmasını gerektirir. İnsanların trafikte hata yapması kaçınılmaz olduğundan, kazaların tamamen önlenmesi imkânsızdır. Ancak, yolların ve araçların daha güvenli hale getirilmesiyle çarpışmanın sonuçlarının hafifletilmesi mümkündür. Kazalar tamamen önlenemeyeceğinden, Vizyon Sıfır politikası ölümler ve ciddi yaralanmalar üzerine odaklanmaktadır2 . Bu da genel, hafif ve uzun sürmeyen yaralanmaların ve basit maddi hasarlı kazaların Vizyon Sıfır politikasının az çok ilgi alanı dışında kaldığı anlamına gelmektedir (Tingvall, 1998; Tingvall ve Haworth, 1999). Vizyon Sıfır politikası dört ilkeye dayanmaktadır (WHO: World Health Organization, 2004):

Etik: İnsan hayatı ve sağlığı herşeyin önünde gelir; hayat ve sağlık,· hareketlilik ve ulaşım sisteminin diğer hedeflerinden daha büyük önceliğe sahiptir.  Sorumluluk: Karayolu trafik sistemindeki hizmet sunucuları ile· uygulayıcılar, sistem güvenliği ile ilgili sorumlulukları yol kullanıcıları ile ortaklaşa paylaşırlar.  Güvenlik: İnsanlar hata yaparlar; bu nedenle karayolu ulaşım sistemleri· bu hataları hesaba katarak hat 8 Polis Bilimleri Dergisi: 13 (1) 2.1. Etik Vizyon Sıfır politikasının uygulanmaya başladığı 1997 yılı içerisinde, İsveç’te karayolu trafik kazalarında ölü sayısı 541’di. Nüfus ve araç sayısı hesaba katıldığında diğer ülkelere oranla zaten düşük olan bu sayı yine de yüksek görülmüş, hareketliliğin bedeli olarak kabul edilemez bulunmuştur (Elvebakk, 2007). Bu bakımdan, Tingvall ve Haworth (1999:1) tarafından dile getirilen “İnsanların karayolu ulaşım sistemi içerisinde hareket ederken ölmeleri veya ciddi yaralanmaları etik olarak asla kabul edilemez” ilkesi, aslında devletin insan sağlığına verdiği önemin Vizyon Sıfır politikası ile ifadesini bulan irade beyanıdır.

İsveç Milli Yol İdaresi, trafikte ölü ve ciddi yaralı sayısı olarak kabul edilebilir tek rakamın “sıfır” olduğunu belirtmektedir (SRE, 2006). Trafikte ölümlerin kabul edilemez olması, araçların, yolların ve trafiği düzenleyen kuralların yol kullanıcıları koruyacak şekilde tasarlanması gerektiğini ahlaki bir zorunluluk olarak ortaya koymaktadır (Whitelegg ve Haq, 2006). Karayolu trafik güvenliğine geleneksel yaklaşım hareketlilik ile güvenlik arasında bir denge kurmayı amaçlamasına ve bu dengeyi maliyetkazanç analizi ile bulmaya çalışmasına karşılık Vizyon Sıfır yaklaşımı, insan hayatı ve sağlığını ulaşımın getireceği her türlü faydanın üzerinde tutmaktadır. Bu nedenle Tingvall (1998), hareketliliğin güvenlikten sonra gelmesi ve hareketlilik pahasına güvenlikten ödün verilmemesi gerektiğini ileri sürmektedir. Böylece Vizyon Sıfır, insan hayatını pazarlık yapılabilir bir unsur olarak görmemekte, ekonomik hedefler ve yol sürelerini kısaltma adına sağlık ve güvenlikten ödün vermemekte ve karayolu trafik güvenliğinde maliyet-kazanç analizini açıkça reddetmektedir. Bu yaklaşım, gerçek bir paradigma değişimi olarak görülmekte ve insan hayatı, hareketlilik ve diğer faydaların birbirlerine karşı değerlendirildiği geleneksel yaklaşımdan ayrılmaktadır (Tingvall, 1998). Etik açıdan Vizyon Sıfır politikasının dayandığı bir başka ilke de karayolu trafiğinde bir kişi öldüğünde veya ciddi yaralandığında, benzer bir hadisenin tekrar olmaması için gerekli önlemlerin mutlaka alınmasıdır (Tingvall, 1998; Tingvall ve Howarth, 1999). Bu etik ilke kazaları önlemek için kimlerin ne gibi tedbirler alması gerektiği konusunda yol gösterici olmakta, görev trafik sistem tasarlayıcılarına düşmektedir.

Karayolu Trafik Güvenliğine Sistem Yaklaşımı: İsveç’in “Vizyon Sıfır” Politikası 9 2.2. Sorumluluk Rosencrantz, Edvardsson ve Hansson (2007) Vizyon Sıfır politikası yürürlüğe girmeden önce İsveç’te kazaların %90’ının yol kullanıcıların kusurlarından kaynaklandığının sıklıkla ifade edildiğini belirtmektedirler. Sonrasında ise, eğer karayolu sistem tasarımcıları –özellikle yolların bakım ve onarımından ve taşıtların üretiminden sorumlu olanlar– farklı hareket etmiş olsalardı, kazalar sonucu oluşan ölümlerin %90’ının önlenmiş olacağı anlayışı ön plana çıkmıştır. Vizyon Sıfır, karayolu trafik güvenliğinde sorumluluğu yol kullanıcılarına yükleyen geleneksel yaklaşımdan tamamen farklı olarak sorumluluğun büyük bir kısmını karayolu ulaşım sistemini tasarlayanlar üzerine yüklemektedir.

Vizyon Sıfır yaklaşımı, insanların trafikte mutlaka hatalı davranabileceklerinden hareketle, karayolu ulaşım sisteminin herhangi bir hatanın ölüm veya ciddi yaralanma ile sonuçlanmayacak şekilde tasarlanması için sistem tasarımcılarına sorumluluk vermektedir (SRA, 2006). Böylece güvenlik sorumluluğu büyük ölçüde yol kullanıcılardan alınarak karayolu sistem tasarlayıcılarına yüklenmektedir. Vizyon Sıfır politikasında sorumluluğun bu şekilde dağılımı –güvenliği hareketlilikten üstün tutarak hareketlilik için güvenlikten ödün vermeme ile birlikte– karayolu trafik güvenliğinde bir paradigma değişikliği olarak kabul edilmektedir (WHO, 2004; Elvebakk ve Steiro, 2009; Johansson, 2009). Tingvall (1998),

Vizyon Sıfır politikasında sorumluluğun paylaşım esaslarının aşağıdaki gibi olduğunu belirtmektedir:  Karayolu yol ulaşım sisteminin tasarımı, işletimi ve kullanımının· nihai sorumlusu kesinlikle sistem tasarlayıcılarıdır; bu nedenle bütün sistem içerisinde güvenlikten onlar sorumludurlar.  Yol kullanıcıları, sistem tasarlayıcıları tarafından konulan trafik· kurallarına uymakla yükümlüdürler.  Yol kullanıcıları bilgi ve beceri eksikliği veya kabullenmeme sonucu· bu kurallara uymadıklarında veya kazalar meydana geldiğinde, sistem tasarımcıları ölümlerin veya ciddi yaralanmaların önüne geçilmesi için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar. İsveç Yol Güvenliği İdaresi sistem tasarlayıcılarının öncelikle yolları yönetenler, otomotiv  endüstrisi, polis, yerel yöneticiler ve kanun koyucular olduğunu belirtmektedir (SRA, 2006). Ayrıca, karmaşık bir sistem olan karayolu ulaşımında, yük ve yolcu taşımacıları, sağlık birimleri, 10 Polis Bilimleri Dergisi: 13 (1) yargı sistemi, yol güvenliği kuruluşları ve okullar gibi birçok başka birimin de yol güvenliğinde sorumlulukları bulunmaktadır (Hokstad ve Vatn, 2008; Fahlquist, 2006). Sonuçta, olası hataları önceden hesaba katıp önlem alan sitemler geliştirme konusunda nihai sorumluluk sistem tasarımcılarına yüklenmiştir.

Vizyon Sıfır politikasında sorumluluğun bu şekilde dağılımının, trafik çarpışmalarının neden olduğu ölümleri büyük oranda azaltmada etkili bir araç olduğu değerlendirilmektedir (Fahlquist, 2006). 2.3. Güvenlik Karayolu trafik güvenliğinde geleneksel yaklaşım kazaları başlangıç noktası olarak ele alarak kazaların önlenmesi üzerine yoğunlaşırken, Vizyon Sıfır yaklaşımı kazaların oluşumundan ziyade sonuçları (ölümler ve ciddi yaralanmalar) üzerinde odaklanmaktadır (Johansson, 2009; Langeland, 2009; Larsson vd., 2010). Bu yaklaşıma göre, trafik güvenliği için gerekli düzenlemeler kazaların oluşumunu önlemeden ziyade yol kullanıcıların ölümünü veya ciddi yaralanmalarını önlemek amacı ile yapılmalıdır. Bu noktada Vizyon Sıfır yol ve cadde tasarımı konusunda insan bedeninin sınırlarını temel alan bir güvenlik felsefesine dayanmaktadır. Buna göre, insan bedeninin çarpma gibi dış güçlere karşı biyomekanik tolerans sınırı, olması gereken güvenlik seviyesini belirlemektedir. Vizyon Sıfır politikasının temel unsurlarından biri olan bu yaklaşıma göre, olması muhtemel hiçbir kaza ölüm veya kalıcı sakatlığa neden olacak kadar insan bedeninin tolerans seviyesinden daha şiddetli olmamalıdır (Tingvall, 1998).

Yol kullanıcıların ölümüne veya yaralanmasına kaza değil, çarpmadan dolayı oluşan kinetik enerji neden olmaktadır (Johansson, 2009). O halde trafik sistemi, yollar ve araçlar, insanın bedeninin biyomekanik tolerans sınırı dikkate alınarak herhangi bir çarpmanın ciddi yaralanma veya ölüme neden olmayacağı şekilde tasarlanmalıdır. Güvenli bir karayolu trafik sistemi, insanların bedenlerinin dayanamayacağı şiddette bir çarpma riskine maruz kalmadıkları bir sistemdir. Çarpmadan dolayı insan bedeninin maruz kaldığı darbeler ve bedenin bu darbelere karşı biyomekanik dayanma limiti ise hız ile doğrudan ilişkilidir. Örneğin, yaklaşık olarak 30 km/h hızla giden bir araç bir yayaya çarptığında bedenin biyomekanik dayanma limiti aşılmış olacaktır (Tingvall ve Haworth, 1999). Bu nedenle hız sınırlarının belirlenme esasları Vizyon Sıfır politikasında önemli bir yere sahiptir.

Eğer yerleşim yerlerinde daha yüksek bir hız limiti arzu ediliyor ise, yaya geçitleri ve Karayolu Trafik Güvenliğine Sistem Yaklaşımı: İsveç’in “Vizyon Sıfır” Politikası 11 araç trafiğinin kesişmemesi gerekir. Aksi takdirde yaya geçitleri ve yollar, hız limiti azami 30 km/h olacak şekilde tasarlanmalıdır. İsveç Karayolları Teşkilatı modern yollar ve araçlara dayanılarak bilimsel olarak belirlenmiş hız limitlerinin oluşturulma mantığını şu şekilde ifade etmektedir (SRA, 2006): Saatte 30 km hızla giden bir otomobilin çarptığı yayalar büyük ihtimalle kurtulurlar. Saate 50 km hızla giden bir otomobilin çarptığı yayalar büyük ihtimalle ölürler. Güvenli bir otomobil saatte 65-70 km’ye kadar bir hızla kafa-kafaya çarpmalarda –emniyet kemerleri takılı ise– araçta bulunanları korur; yandan çarpmalarda ise bu limit 45-50 km/h’dir. Tablo 1, Tingvall ve Haworth (1999) tarafından geliştirilen en iyi altyapı ve araç tasarımı varsayılarak düzenlenmiş, olması gereken hız sınırlarını göstermektedir.

Tablo 1: En iyi Altyapı ve Araç Tasarımına Dayalı Uzun Vadeli Azami Hız Sınırları Altyapı Türü ve Trafik Muhtemel Hız (km/h) Yayalar ve araçların kesişme ihtimali olan yerler 30 Araçların yandan çarpma ihtimali olan kavşaklar 50 Araçların kafa-kafaya çarpışma ihtimali olan yollar 70 Yandan çarpma veya kafa-kafaya çarpışma ihtimali olmayan yollar (sadece altyapı unsurlarına çarpma) 100+ Kaynak: Tingvall ve Haworth (1999). Yukarıdaki hız sınırları ciddi yaralanma veya ölümle sonuçlanan çarpışmalara neden olmayacak güvenli bir trafik sistemini belirtmektedir. Bu sistem, aynı zamanda araçlar ve yolların güvenliğinin artmasıyla, ulaşım sisteminin daha yüksek hızları tolere edebileceğini de göstermektedir. Ancak şu da belirtilmelidir ki, böyle bir sistemin ölüm ve ciddi yaralanmaları önlemedeki başarısı araçların güvenlik sistemlerindeki gelişmelere ve sürücü ve yolcuların emniyet kemeri kullanımına bağlıdır.

Ayrıca, yol kullanıcıların sistemi amaçlandığı şekilde kullanmaya teşvik edildikleri veya zorlandıkları varsayılmaktadır (Tingvall ve Haworth, 1999). 12 Polis Bilimleri Dergisi: 13 (1) Çarpmalardan doğan kinetik enerjinin insan bedeninin dayanma gücünü aşmayacak şekilde kontrol altına alınma düşüncesi, yol ve cadde tasarımlarında, uyumlu trafik unsurlarının birleştirildiği, uyumsuz olanların ayrıştırıldığı “Birleştirme ve Ayırma” prensibini ortaya çıkarmaktadır (Johansson, 2009). Buna göre, yukarıda hız sınırları için belirtilen mantık da hesaba katılınca, yayalar ve araçların, araçların birbirleri ile ve araçlar ile sabit yol unsurlarının (direk, korkuluk, ağaç vb.) çarpışma ihtimali olan noktalarda, yolların bu unsurların birbirlerinden ayrı tutularak tasarlanması gerekmektedir. Örneğin, 90º kesişme açılı bir kavşakta, araç içindekilerin 50 km/h’den daha hızlı bir yandan çarpmaya maruz kalmamaları sağlanmalıdır. Burada üzerinde durulması gereken nokta, “ayırmaların” trafik ışıkları gibi geçici değil de bariyer gibi kalıcı ve fiziksel bir ayırma olması gerektiğidir.

Vizyon Sıfır yaklaşımı ölümle veya ciddi yaralanmayla sonuçlanan çarpışmaları önlemeye odaklandığından, basit maddi hasarlı çarpışmaların veya hayati tehlike yaratmayan yaralanmaların üzerinde çok durulmadığı ortaya çıkmaktadır. Karayolu trafiğinde insan hatalarından dolayı kazaların tamamen önlenmesi mümkün olmayacağından, insan hayatı ve sağlığını ön plana çıkartan bu yaklaşım mantıklı görülmektedir. İnsanlar trafikte hata yaparlar, fakat bu hataların sonucu ölüm veya kalıcı sakatlık olmamalıdır. O zaman yollar insan hatalarını “affedici” şekilde tasarlanmalıdır. Bu anlayış karayolu trafik güvenliği alanında “affedici yollar” (forgiving roads) ve “kendini ifade edebilen yollar” (self explaining roads) kavramlarının gelişmesine ve yaygınlaşmasına yol açmıştır. Affedici yollar, orta refüjler ve kenarlarının oto korkulukları ile kaplanarak veya yol kenarlarının ağaç vb. cisim ve yerleşimlerden arındırılarak yoldan çıkma kazalarında tehlike yaratabilecek unsurlardan temizlenmesi ve hızların düzenlenmesi için gereken uygulamaların yapıldığı yollardır. Kendini ifade edebilen yollar ise fiziki düzenlemeler ve işaretlemeler ile sürücülerin nasıl davranmaları (araç geçme, sollama vb.) ve hangi hızla seyahat etmeleri gerektiği konularında yönlendirme yapan yollardır. Öncelikli olarak ölüm veya ciddi yaralanma ile sonuçlanan çarpışmaları önlemeyi amaçlayan Vizyon Sıfır politikasının uygulanmasına güzel bir örnek ışıklı kavşaklar ve dönel kavşaklar arasındaki tercih olmuştur.

Eğer amaç kaza sayısını azaltmak ise, ışıklı kavşaklar en iyi çözümdür: daha az sayıda kaza meydana gelecektir, ancak bu kazalar genellikle ciddi yaralanma veya ölümle sonuçlanacaktır. Eğer amaç ölüm ve ağır yaralanmaları azaltmak ise, dönel kavşaklar daha iyi sonuç verecektir: muhtemelen daha fazla sayıda kaza olacaktır, ancak can ve mal kaybı çok Karayolu Trafik Güvenliğine Sistem Yaklaşımı: İsveç’in “Vizyon Sıfır” Politikası 13 daha düşük olacaktır (SRA, 2006). Tingvall ve Haworth’un (1999) belirttiği gibi, güvenli bir kavşak kazaların olmadığı bir kavşak değil, muhtemel hiçbir kazanın ölüm veya ciddi yaralanma ile sonuçlanmadığı kavşaktır. Dönel kavşaklar akan trafiğin hızını yavaşlattığından ve çarpışmalarda çarpma açıları dik olmayacağından dolayı kaza sonuçları çok ağır olmayacaktır. Vizyon Sıfır yaklaşımının uygulanması ile İsveç’te yerleşim yerlerinde ışıklı kavşakların birçoğu dönel kavşaklara dönüştürülmüş, hız sınırları da düşürülmüştür. Ayrıca, ölümlü kazaların çok olduğu yerleşim yerleri dışındaki yollarda 1998 yılından itibaren 2+1 diye ifade edilen yollar yapılarak ve yol kenarları temizlenerek bu yollardaki ölüm oranları büyük oranda düşürülmüştür.

2.4. Değişim Mekanizmaları Vizyon Sıfır politikası, karayolu trafiğinin yollar, araçlar ve yol kullanıcılar gibi unsurların etkileşim içerisinde olduğu bir sistem olduğunu vurgulamaktadır. Bu politikayı başarıya götürecek itici güç, insanların hayatlarını ve sağlıklarını riske atmadan karayolu ulaşım sistemini kullanabilme arzularıdır (SRA, 2006). Örneğin, güvenlik performansı, bir müşterinin araç seçiminde belirleyici unsur olabilir. Tüketicilerin güvenlik sistemleri konusunda bilgili olmaları ve güvenli araç talepleri, yeni güvenlik sistemleri geliştirmeleri için araç üreticilerini üzerinde baskı oluşturabilir. Bu anlamda, otomotiv endüstrisi, toplumun, kanun koyucuların ve özel sektörün taleplerini karşılayacak şekilde sorumluluk alarak gelişmelere katkıda bulunabilir. Diğer yandan, karayolu trafik sistemi tasarlayıcıları ve denetleyicileri bütün yol kullanıcıların güvenliği için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar. Hizmet sunucuları, taşımacılık sektörü ve denetleyiciler yol kullanıcıları ile birlikte çalışarak çözüm üretmelidirler. İsveç Karayolları Teşkilatı’nın, yollardan sorumlu resmi kurum olarak bu yönde çalışmaları neticesinde yük ve yolcu taşımacılığı yapan sektörlerin karayolu trafik güvenliği konusunda sorumluluk üstlenmesi sağlanmış, birçok firma araç standartları ve sürücüler için sıkı şartlar getirmişlerdir.

2.5. Vizyon Sıfır Politikasının Etkileri Vizyon Sıfır’ın İsveç Parlamentosu’nda kabul edildiği 1997 yılından beri İsveç’in karayolu trafik güvenliği politikaları bu yaklaşım doğrultusunda belirlenmiştir. Bu noktada Vizyon Sıfır’ın bir hedef değil de bir vizyon olduğunu belirtmek gerekir. Karayolu ulaşımı ile ilgili stratejiler ve operasyonel hedefler bu vizyon doğrultusunda belirlenmektedir. Bu anlamda Vizyon Sıfır, karayollarında ölüm ve kalıcı sakatlıkların kabul edilemez olduğu, karayolu güvenliğinde nihai sorumluluğun ulaşım sis- 14 Polis Bilimleri Dergisi: 13 (1) temini tasarlayan ve yöneten birimlerde olmak üzere yol kullanıcıları ile paylaşıldığı, karayolu tasarımlarının ve düzenlemelerinin insan bedeninin çarpmalara karşı tolerans seviyesine göre yapıldığı ideal bir karayolu trafik sistemi tasavvurudur. Vizyon Sıfır İsveç’te karayolu trafik güvenliğini siyasi gündeme yerleştirmiş, uzmanlar arasında ve medyada yoğun güvenlik tartışmaları yapılmıştır.

Bu yeni ve olumlu bir tecrübedir; zira politikacılar geçmişte sadece kaza sayısının veya ölümlerin alarm verici bir seviyede olduğu zaman trafik güvenliği ile ilgilenmekteydiler (KGM: Karayolları Genel Müdürlüğü, 2001). Ancak İsveç, öteden beri nüfusuna oranla trafik kazalarında ölüm oranının oldukça düşük olduğu bir ülkedir. Vizyon Sıfır yaklaşımının bir politika olarak İsveç’te benimsenmesi bu bakımdan ayrıca dikkate değer bir durumdur. Trafik güvenliği konusunda geçmişten beri ölçülebilir hedefler koyarak çalışan İsveç’te uzun dönem hedef karayolu trafiğinde ölümlerin ve ciddi yaralanmaların olmamasıdır. Bu hedef, 1997 yılında Vizyon Sıfır programının Parlamentoda onaylanması ile hayata geçirilmiştir. 1997 yılında kabul edilen kısa dönem plana göre, 541 olan trafikte ölüm sayısının 2007 yılında %50 oranında azaltılması hedeflenmiştir. Tablo 2, 1997-2009 yılları arasında İsveç’te trafik kazalarındaki ölüm sayılarını göstermektedir. Tablo 2: İsveç’te Yıllara Göre Trafik Kazalarındaki Ölü Sayısı Yıl Ölü Sayısı 1997 541 1998 531 1999 580 2000 591 2001 583 2002 532 2003 529 2004 480 2005 440 2006 445 2007 471 2008 396 2009 355 2010 2873 Kaynak: STA: Swedish Transport Administration (2011). 3 Bu sayıya ilk tahminlere göre 20 olan intihar ölümleri de dâhildir.

Karayolu Trafik Güvenliğine Sistem Yaklaşımı: İsveç’in “Vizyon Sıfır” Politikası 15 Tablo 2’de verilen istatistikler, 1997 yılında konulan hedefe ulaşılamadığını göstermektedir: 1997 yılında 541 olan ölü sayısı, ancak %13’lük bir azalma ile 2007 yılında 471 olmuştur.

İsveç Karayolları Teşkilatı’ndan Patrick Magnusson o dönemde bu hedefe ulaşılamamamasının nedenlerini, hedefin belirlenmesinin ekonomik durgunluğa, hedef sonunun ise ekonomide patlama yaşanan bir döneme denk gelmesi; alkol tüketiminin %30 oranında artması; ulaşım sektörü aracılığı ile hız yönetiminin gerçekleştirilememesi; altyapı iyileştirme çalışmalarının geç başlaması ve yeni hız sınırlarının uygulanmaya konulmaması olarak belirtmektedir (Magnusson, 2010). 2010 yılı itibariyle ise toplam ölü sayısı, 1997 yılına oranla %47 bir azalma göstererek 287 olmuştur (STA: Swedish Transport Administration, Trafikverket, 2011). İsveç’te 1997 yılında 100.000 nüfusa düşen ölü sayısı yaklaşık olarak 6.1 iken, 2006 yılında bu sayı 4.9 olmuştur. Fakat ölüm riski bütün yollar için homojen bir dağılım göstermemektedir:

Vizyon Sıfır yaklaşımına dayanarak düzenlemelerin yapıldığı yerleşim yerlerinde ve şehir dışı ana yollarda ölüm riski başlangıçtakinin onda biri seviyesine düşerken, diğer yerlerde –büyük ölçüde araçlardaki güvenlik donanımlarının iyileşmesine bağlı olarak– yıllık %2-3 oranında bir azalma görülmüştür (Johansson, 2009). 2009 yılında ise 100.000 nüfusa düşen ölü sayısı 3.8 olmuştur (STA, 2011). 2008 yılında İsveç hükümetinin direktifiyle İsveç Karayolları Teşkilatı yeni bir kısa dönem eylem planı hazırlamış, bu plan 2009 yılı Haziran ayı itibariyle uygulamaya konulmuştur. Yeni plan 2020 yılına kadar trafikteki ölümlerin 220’den fazla olmamasını (2007 yılına oranla %50 oranında bir azalma), ciddi yaralanmaların ise %25 oranında azaltılmasını öngörmektedir. 2050 yılında ise ölü sayısının sıfıra indirilmesi planlanmaktadır (SRA, 2011). Vizyon Sıfır politikasının somut uygulamaları en çok yol tasarımlarında ve trafik düzenlemelerinde kendini göstermektedir.

Aşağıdaki düzenlemeler, İsveç karayollarında Vizyon Sıfır yaklaşımının sistematik uygulanmasının sonucundaki değişiklikleri göstermektedir (Rosencrantz vd., 2007; SRA, 2006):  Dönel Kavşaklar: Vizyon Sıfır politikasının sonucu olarak ışıklı· kavşaklar yerine, trafiğin hızını ve dik açılı çarpışmaları azaltan dönel kavşaklar daha çok tercih edilmiştir. Birçok ışıklı kavşak dönel kavşağa dönüştürülmüştür. 16 Polis Bilimleri Dergisi: 13 (1)  2+1 Yollar: 1998 yılından itibaren, ölümlü kazaların çok olduğu· kırsal yollarda orta refüjleri çelik tellerden bariyerle ayrılmış 2+1 tabir edilen yolların yapımına başlanmıştır. 2010 yılı itibaiyle 2+1 yolların toplam uzunluğu 2100 km’ye ulaşmıştır. Maliyeti daha düşük olan (Metresi $200-300) bu yollarda ölüm oranı %90 azalmıştır (Magnusson, 2010).  Yerleşim Yerlerinde Düşük Hız Sınırları: Vizyon Sıfır politikasının· en önemli etkilerinden birisi yerel yönetimlere hız sınırını 30 km/h’ye düşürme yetkisi vermiş olmasıdır. Vizyon Sıfır’dan önce uygulanmayan bu hız sınırı, korumasız yol kullanıcılarını (yayalar ve bisikletliler) ölümlü kazalardan korumayı hedeflemektedir.

Güvenli Yol Kenarları: Araçların yoldan çıktığı kazaları önlemek· veya hasarı azaltmak amacı ile affedici yollar denilen orta refüjleri ve kenarları bariyerle kaplanmış, açık olan alanlarda ise ağaç, direk gibi engellerden arındırılmış yollar yapılmıştır. Vizyon Sıfır yaklaşımının getirdiği anlayış değişikliği kısa sürede diğer ülkelerin trafik politikalarına da yansımıştır. Norveç, benzer bir vizyonu 2001 yılı Ulusal Ulaşım Planına dahil etmiştir (Rosencrantz vd., 2007; Elvebakk ve Steiro, 2009; Langeland, 2009). 2006-2015 Norveç Ulusal Ulaşım Planı ise spesifik olarak sıfır ölüm hedefini içermektedir. Danimarka 1998 yılında “Tek Bir Kaza Bile Fazladır” sloganı ile Vizyon Sıfır benzeri bir programı uygulamaya koymuştur (Rosencrantz vd., 2007). Hollanda da ise karayolu trafik güvenliği “sürdürülebilir güvenlik” anlayışı ile formüle edilmiştir (KGM, 2001). Avrupa Parlamentosu da 2000 yılında yayınlanan bir raporda cesur bir siyasi tavır alarak, Avrupa’daki yollarda tek bir ölümün bile mazur görülemeyeceğini, dolayısıyla uzun vadeli hedefin hiçbir Avrupa vatandaşının karayolu ulaşım sisteminde ölmemesi veya ciddi yaralanmaması olması gerektiğini açıklamıştır (European Parliament, 2000).

Bu uzun ve teknik konular içeren yazımı, okuma sabrı göstermenize teşekkürler.

JAPONLAR TRAFİK SORUNUNU NASIL HALLETMİŞLER

Trafik ihlalleri ve cezaları hakkında sık sık sorular geliyor.Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına göre Trafik kuralları yersiz ve gereksiz kurallardır !..Bu kurallara uyulmaması gerekir!…
Ama bakınız Japonlar için trafik kuralları ne anlam ifade ediyor.Bugün ismini aşağıda verdiğim bir internet sitesinde çok güzel bir anlatımla Japonya da Trafik meselesinden bahsedildiğini görünce bunu okuyucularımla paylaşmak istedim.Buyurun okuyun lütfen…
Zorunlu trafik dersi
Japonların yaptıkları da insan haklarına sığmaz. Neymiş efendim trafik kurallarını ihlal edildiği için sadece para cezası ödemek yetmezmiş. Kuralların ihlal edilmesi cahilliğin göstergesiymiş ve bu yüzden de kesinlikle eğitilmek gerekiyormuş.
Öyle eğitimden kaçış yok, ‘‘size ne kardeşim, ben cahil doğdum cahil öleceğim’’ diyerek, bu işten kurtulamıyorsunuz. Japonya‘da ehliyetler üç senelik veriliyor ve bu süre içinde bir trafik suçu işlediyseniz, özel bir eğitimden geçmeden yeni ehliyetinizi alamıyorsunuz.
Diyelim arabanızı yol kenarına parketiniz. Polis gördü ve ceza yazdı. Siz de paşa paşa 16 bin yen (yaklaşık 125 dolar) nakit para cezasını ödediniz. Ama bununla kurtulduğunuzu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu işin sadece para ödemekle bitmediğini ehliyetinizi yenilemeye gittiğinizde anlıyorsunuz. Ama artık çok geç.
Polis merkezinde diğer cahil arkadaşlarınızla bir sınıfa dolduruluyorsunuz. İşte asıl eziyet şimdi başlıyor. Emekli polis memurları uzun uzun anlatıyorlar. Sonra da aynı hataları tekrarlarsanız başınıza gelebilecek felaketleri konu alan acıklı bir film seyrediyorsunuz.Film sonunda yapılan küçük testi başarı ile geçip eğitildiğinizi kanıtlayabilirseniz, yeni ehliyetinizi almaya hak kazanıyorsunuz. Yok başarılı olamazsanız sil baştan herşeye yeniden başlayacaksınız.
Bu kadar iskence yetmemiş olacak ki, Japonlar yeni trafik kanunu hazırladılar. Altı ceza puanını dolduran, 16 bin yen para cezası ödedikten sonra ya üç saat boyunca caddelerde görevlilerle beraber park yapılmaz broşürleri dağıtacak, ya da üç saat boyunca bir emekli trafik polisi eşliğinde araba kullanacak. Yok bunların hiçbirini yapmazsa, 30 gün boyunca ehliyeti elinden alınacak.
Yok arkadaş yok. Bu şartlar altında araba kullanılmaz. Hem şurada Türkiye’ye dönmeme ne kadar kaldı ki. Biraz daha dişimi sıkarım. Türkiye’ye dönünce istediğim gibi kullanırım nasıl olsa…
Park yeri arıyorum
Park yeri olmayan veya park yeri kiralamayan bir Japonun araba alma hakkı bile yok. Öyle park yeri deyip geçmeyin. Kolay kolay bulunmuyor. Eğer müstakil bir evde oturuyor ve evinizin özel bir garajı varsa sorun yok. Trafik tescil şubesine evinizin belediyeden onaylı imar planını gösterip park yeri sahibi olduğunuzu ispat ederek hemen plakanızı alabilirsiniz.
Apartmanda otuyorsanız işiniz daha zor. Eğer apartmanın yeterli sayıda park yeri varsa apartman idaresine başvurup, evinizin bulunduğu mevkiye göre 200 ila 600 dolar arasında değişen aylık kira karşılığı bir park yeri kiralayabilirsiniz.Yok eğer apartmanınızın yeterli sayıda park yeri yoksa işte o zaman yandı gülüm keten helva. Hiç şansınız yok demektir. Doğru bir emlakçıya gideceksiniz ve evinizin yakınlarında bir park yeri olup olmadığını soracaksınız. Emlakçınız size evinize beş dakikalık bir yürüme mesafesinde 400 dolar civarında bir aylık kira bedeli karşılığı bir park yeri buldu.
Önce park yeri sahibine park yerini size kiralamayı kabul ettiği için bir kira bedeli teşekkür parası vereceksiniz. Yani parası mukabilinde de olsa sahip olduğu park yerine arabanızı parketmenize müsaade ettiği için para vereceksiniz. Park yeri sahibine bir kira bedeli teşekkür ettikten sonra, park yerine herhangi bir zarar vermeyeceğiniz konusunda onu ikna edeceksiniz ve park yerine bir zarar vermeniz karşılığında el konulmak üzere bir aylık depozit vereceksiniz. Anlayacağınız vasat bir semtte çok sıradan bir otopark alanında bir park yeri kiralayabilmeniz için teşekkür parası, depozit ve emlakçı parası derken binbeşyüz dolara yakın para harcayacaksınız. Her ay vereceğiniz 400 dolar da cabası. Temiz ikinci el bir otomobilin bin dolara alındığı bir ülkede araba alabilmek için bir de binbeşyüz dolar vererek park yeri kiralamak pek akıllıca gelmiyor ya neyse.
Arada sırada başka ülkeler sorunlarını nasıl halletmişler diye bakmakta fayda var.Hayırlı haftalar…

Alıntı