SÜRÜŞ YETENEĞİNİ ETKİLEYEN ZİHİNSEL SÜREÇLER

ÖFKE: Öfke, çoğunlukla istediğimiz herhangi bir şeyin gerçekleştirmesine bağlı
olarak yaşanan hayal kırıklıkları, engelleme, bireysel değerimize yönelik herhangi
bir saldırı gibi durumlarda ortaya çıkan bir duygudur. Bu duygunun kontrol
edilmesinde en önemli kriter oto-kontroldür. Kendi duygularımızın farkında
olmalıyız, öfkemizin kaynağını belirlemeye çalışmalıyız ve bu kaynak nedeni
ortadan kaldırmak için, adeta bir problem çözer gibi sakin ve sistematik bir yol
izlemeliyiz. Öfkenin; tepkisel olarak sergilenmesi kimseye fayda sağlamaz. Biz
farklı ortamda problem çözmeye çalışan kişi olmalıyız.
b. Stres: Sürüş güvenliğimize ve çevremizdekilere tehlike yaratan bir başka süreç de
strestir. Modern hayatta çeşitli zorluklar stres yaratır ancak zeki sürücüler bir
çarpışmanın veya trafik kuralını ihlalin sadece streslerini daha da fazla arttıracağını
farkındadırlar.

GÜVENLİ SÜRÜCÜLÜK ve ÖFKE KONTROLÜ
A. Öfkeli Sürücülük;
– Nezaket Eksiliği
– Sol şeritten yavaş sürme
– Yaya geçitlerinde yol vermeme
– Diğer araçlara yol vermeme
– Dar yoldan gelen araçlarla inatlaşma
– Sık şerit değiştirme
– Hatalı çıkış
– Sinyal vermede şerit değiştirme
– Durak harici durma
– Öfkeli Araç kullanma
– Diğer bir sürücünün yaptığı davranış karşısında duyulan kızgınlığın ifade
edilmesi
– Kızgın biçimde kornaya basma
– Flaşörleri kullanma
– El ve yüz hareketleri
– Bağırma
– Düşmanca bakışlar
– Yakın takip
– Yol kesme
– Yarışma
B. Destekleyici Sürücülük;
– Sorumlu Sürücülüktür
– Usta Sürücülüktür
– Güvenli Sürücülüktür.
Herkes bazen öfkeli sürücü olabilir.
Öfkeli sürücü olmanın tehlikeleri;
– Kazaya neden olabilir.
– Stres yaratır.
– Fiziksel zarara neden olur (araca ve kendine)
– Maddi yük getirir
– İşten atılma ve kanuni sorumlulukla karşı karşıya kalma olarak özetlenebilir.

GÜVENLİ SÜRÜŞ DAVRANIŞLARI
a. Kontrol ve Sorumlulukla ilgili bazı önemli noktalar:
Araç içerisinde davranışlarınızı kontrol eden tek kişi sizsiniz.
Kendi yargılarınızı vermek durumundasınız ve aracınızı diğer sürücülerin
rasgele davranışlarının kontrollerini bırakmamalısınız.
Araç sürerken kontrol edemeyeceğiniz durumların olduğunu unutmayın (ışık,
hava, yol, trafik ve diğer sürücüler). Siz sadece kendi hareketleriniz ve bu
durumlarla nasıl başa çıkabileceğiniz kontrol edebilirisiniz.
Her verdiğiniz kararın bir sonucu vardır. Güvenli bir sürüş için bunları
düşünerek hareket etmelisiniz.
Kötü sürüş trafikte aksamalara ve kazalara neden olmaktadır. Bu kazalar ölümle
sonuçlanabilir.
b. Güvenli Sürücü Alışkanlıkları:
Arabayı sürmeye başlamadan önce rotanızı kilometre kilometre düşünün ve
planlayın.
Yol şartlarını inceleyin.
Diğer sürücüler ne yaparsa yapsın kendi kontrolünüz kaybetmeyin.
İki saniye veya iki saniye üstü araç takip mesafesi kurallarını kullanın.
Herhangi bir kaza durumuyla ilgili olarak plan yapın. Tehlikeli durumları
tanımaya çalışın, doğru davranışı doğru zamanda göstermeye çalışın.
Her zaman emniyet kemeriniz takın.
Kazaların en sık olduğu noktalar; yerleşim yeri giriş ve çıkışları, eşdüzey
kavşaklar, anayol tali yol birleşimleri, rampalar, akaryakıt istasyonları giriş ve
çıkışları, virajlardır.Buraların birer tehlike faktörü olduğunu bilerek bu
tehlikeleri öngörerek aracınızı kullanın.

SÜRÜCÜLÜKDE PROFESYONELLİĞİ SAĞLAYAN İLKELER VE ÖZELLİKLER
Sağlığına önem veren
İş emniyetine ve çevre temizliğine önem veren
Trafik kurallarına uyan
Yayalara saygılı
Trafik levhalarını önemseyen
Eğitimli
Asabi olmayan
İşine bağlı
Argo kelimeler kullanmayan
Yola çıktığında evini ve çocuklarını unutmayan
İnsanları seven
Dürüst
Kılık kıyafeti düzgün
Hız kurallarına dikkat eden
Saygılı
Şirket kurallarına uyan
Araç bakımına riayet eden
Alkollü araç kullanmayan
Emniyet kemeri kullanan.
Başkalarının hakkını istismar etmeyen
İşini, ne kadar tehlikeli olduğunun bilincinde olarak yapan
Düzenli sağlık taramasından geçen
Trafik rahat ve emniyetli davranan
Maddi sorunları halletmeye çalışan
Ailesine düşkün
Uykulu ve yorgun araç kullanmayan
Reflekslerine önem veren
Dinlenme zamanlarını yararlı şekilde kullanan
Hız sınırları ve trafik levhalarının önemini bilen
Anlayışlı olan kişiler profesyonelliğin kurallarına uymaktadırlar.

PROFESYONELLİĞİN DOĞURDUĞU SONUÇLAR VE KAZANÇLAR
Ülke imajı
Şirket imajı
Çevre sağlığı
Kazasız trafik ortamı
Can ve mal güvenliği
Verimlilik
Hedefleri gerçekleştirme imkânı
Kalite
Müşteri memnuniyeti
İşveren memnuniyeti
Kendinin ve ailenin memnuniyeti
Ülke ekonomisine katkı

 

Sevgili dostlar,ülkemizde yıllardır yakındığımız  ortak kullanım ve paylaşım alanı olan trafik’te,toplumca huzurlu ve mutlu şekilde yaşamamıza ,ancak trafik kurallarına uyarak kişisel hak ve özgürlüklere göstereceğimiz saygıyla yardımcı olabileceğiz.

Sağlıklı bireyler ancak sağlıklı tolplumları oluşturabilecektir saygılarımla…

Ahmet Baysal

ileri sürüş teknikleri eğitimci

TRAFİK PSİKOLOJİSİ

Genel çerçevede baktığımızda dünyada trafik psikolojinin tarihi çok eskilere
dayanmamaktadır. Bu alandaki ilk çalışmalara bakmak gerekirse; ilk olarak 1920 yılında
yapılan ulaşım psikolojisi toplantısını görmekteyiz. 1921 yılı itibariyle sürücü seçiminde
psikolojik süreçlerin gündeme geldiğini görmekteyiz. Bu yıllarda, otobüs sürücülerinin
yetenek testinden geçmeleri bir koşul olarak getirilmiştir.
1955 – 1970; arasında ise kaza sayısının hızlı artışı zorunlu yasal kuralları gündeme
getirmiştir; emniyet kemeri, hız limitleri, alkol v.s. Ancak 1960 – 1980 yıllarında araç
sayısındaki artışa paralel olarak kaza sayısında da artış olmuştur. Bu da sadece kural
koymanın yeterli olmadığını göstermiştir. Yol güvenliği iyileştirme politikaları, resmi
araştırma kurumlarının oluşturulması, medyadaki kampanyalar, ergonomiye (Ergonomi:
İş Bilim) ilişkin araştırmalar trafik psikolojisinin gelişmesine neden olmuştur. Bu dönemle
birlikte psikoloji, kazaların insana bağlı nedenlerini araştırmaya başladı, riskleri inceledi
ve öğrenme kuramlarını kullanarak kişileri daha iyi sürücü olmaları için eğitmeye başladı.
Psikologlar iş analizi tekniğini geliştirerek; sürücü koltuğu, paneli ve trafik işaretlerini en
iyi şekilde tasarlamaya destek olmuşlardır.
1960’larda Avrupa’da kaza oranlarının artması ile güvenli sürücülük konularında her yaş
ve cinste araca göre kampanyalar oluşturulmuş ve her sürücünün kurallara uyması için
güvenliği öğrenmeleri amaçlamıştır. Tutumlar ve davranışlar arsındaki ilişki incelenmeye başlanmıştır.
1990lı yıllarla birlikte psikologlar artık tüm dünyada ve özellikle de Avrupa’da trafik
psikolojisi alanına, yol güvenliğine katkı sağlamak amacıyla çalışmalarını
yoğunlaştırmışlardır. Bu alandaki, en yetkin olduğu konular; sürücü seçimi, sürücü
rehabilitasyonu, geliştirmesidir.
Trafik Ortamı kapsamında psikoloji biliminin ve psikologların temel amacı; trafik
toplumunu tehlikeli sürücülerden korumaktır.
Uzun vadede toplumun trafik kültürünü iyileştirmek, riskli sürücülere düşüncelerini
değiştirtmek ve modern trafik ortamına uyum sağlamalarına yardımcı olmak.

SÜRÜCÜLÜK NEDİR?
Gibson ve Crooks’a göre sürücülük belli bir zeminde, bir araç yardımıyla (araba), bir varış
noktasına hareket etmektir. Buradaki en temel aktivite aracın hız ve yönünü belirlediği bir
yörüngeye (yol) girmek ve bu yörüngenin mekansal kısıtlıklarına (yolun yapısı) uyarak,
karşılaşılan engellere çarpamadan (diğer araçlar, yayalar vb.) ilerlemeyi başarmaktır.
Bu nedenlerle sürücülük, çevresel bilginin uygun zaman ve uzaklıkta sürücüye ulaşmasını
ve daha sonraki trafik ortamını tahmin etmeyi sağlayan görme algısı (Algı: dünyaya
ilişkin bilgilerin alınmasını sağlayan sistemdir; beş duyu ile olur. Bunların en önemlisi
görme algısıdır. ) ile olur. Kişi bir sonra yapacağı davranışı bu bilgilere göre ayarlar ve
karar verir.
Psikoloji bilimi sürücü davranışı ile ilgili çeşitli tanımlamalar yapmakla birlikte temel
model tanımlardan biri olarak Hugue’nin sürücü davranış modeline değinilebilir.
HUGUENİN SÜRÜCÜ DAVRANIŞ MODELİ
Hugue’ne göre sürücü davranışını meydana getiren ve bir bütün olarak ele alan 3 temel
birleşen vardır.
A. YATKINLIKLAR
– SÜRÜŞ UYGUNLUĞU: Sürücünün araç sürmek için fiziksel ve psikolojik yatkınlığı
olarak tanımlanmaktadır. Bunlar bireyin kazada rol oynayan bazı becerilerden
yoksun olmasıdır. Örn; görsel algı (görsel olarak dış dünyayı yani çevreyi algılama
becerisi), seçici dikkat(çevredeki farklılıkları yakalayabilme becerisi), tepki
zamanı(tepki vermedeki süre/ne kadar hızlı tepki verdiği).
– SÜRÜCÜ NİTELİKLERİ: Araç kullanmak için sonradan edinilen fiziksel ve
psikoloji niteliklerdir. Örn, araç kullanmayı öğrenme, deneyim, öğrenilen kazanılan
algılar, beklentiler ve belleğin rolü v.b.
– SÜRÜCÜ KAPASİTESİ: Sürücünün o esnadaki araç kullanma becerisi, uygunluk
ve kapasitesinden az olabilir. Örneğin; alkol, ilaç yorgunluk etkileri.
B. HAREKET BELİRLEYİCİ (Tutumlar, Bilgi Asimilasyonu, Motor Beceriler)
– DAVRANIŞIN BELİRLEYİCİ OLAN TUTUMLAR: Rahatsız edici uyaranlara
verilecek tepkileri, kişinin alternatif tepkiler arasında sıralaması. Kişinin kendi
değer sistemine göre hareket etmesi.
– BİLGİ ASİMİLASYONU/BİLGİ ÖZÜMSEME: Nesnelerin koşulların gözlenmesi
ve değerlendirilmesi.
– MOTOR BECERĠLER: Vücut ve vücudun parçalarının zaman ve mekâna uyumlu
bir biçimde hareket etmesi. Bedenin koordinasyonu.
C. DURUMSAL ETKENLER:
– RUTĠN DURUMLAR: Hareketlerin karar ve seçim gerektirmeyecek şekilde
otomatik olarak işlemesi. Öğrenme sonucunda hareketlerin otomatikleşmesi.
Acemiliğin atılması.
– KARMAŞIK DURUMLAR: Alternatif tepkiler arasında seçim yapılmasını gerektiren
durumlar. Genellikle acil durumlar.
SAPKIN SÜRÜCÜ DAVRANIŞLARI
Yolda yapılması uygun olmayan sürücü davranışları “sapkın sürücü” davranışı
olarak isimlendirilir. Sürücü davranışını inceleyen farklı araştırmalar, sapkın sürücü
davranışını farklı şekillerde sınıflandırmıştır. Ancak sıklıkla sapkın sürücü davranışı
temelde ikiye ayrılmıştır. Bunlar hatalar ve ihlallerdir. Sapkın sürücü davranışının bu iki
farklı şeklinin psikolojik kaynaklarının farklı olduğu gibi, önleme şekillerinde de farklı
olduğu düşünülmektedir. Ortak bir görüş, hataların bilginin yanlış işlenmesi sonucu
ortaya çıktığı, ihalelerin ise motivasyonel (Motivasyon: istekleri, arzuları, gereksinimleri,
dürtüleri ve ilgileri kapsayan genel bir kavramdır. Açlık, susuzluk, cinsellik gibi bedensel
ihtiyaçlar temelli olan güdüler “dürtü” olarak isimlendirilir. İnsana özgü olan başarma
isteği gibi yüksek dürtülere de gereksinme yani ihtiyaç denir. Güdülere organizmayı
uyarır ve faaliyete geçirir, organizmanın davranışını belli bir amaca doğru yöneltir.
Motivasyon davranışa enerji ve yön verir. ) nedenlerinin olduğudur. İhlallerde sürücünün
davranışı niyetlilik içerirken, hatalarda niyetlilik söz konusu değildir. Hatalar, bireylerin
bilişsel işlevler ile açıklanabilirken, sosyal bir olgu olan ihalelerle ancak organizasyonel ya
da toplumsal bağlamda ele alındığında anlaşılabilir.
Hatalar sıklıkla planlanan eylemin sonucuna ulaşması olarak tanımlanmıştır. Reason ve arkadaşları temelde 2 tip hatadan bahsetmektedirler.
1. Dalgınlıklar ve Unutkanlıklar: Eylemin istemeden niyetten sapmasıdır.
Örneğin; sinyal vermek isterken, silecekleri çalıştırmak, trafik işaretlerini yanlış
okuyup, yanlış yola girmek, kontağı çevirmeden gaza basıp arabayı hareket ettirmeye
çalışmak, arabayı park ettiği yeri karıştırmak, hangi viteste olduğunu hatırlamayıp elle kontrole etmek, A yönüne gitmeyi planlarken B yönü sık kullandığı bir yol olduğu için
kendini birden B yönüne giden bir yolda bulmak, uzun farları açık unutup başka bir
sürücünün uyarmasıyla farkına varmak gibi…….
2. Yanlışlıklar: İstenen amaca ulaşmak için planlanan eylemin yolunun yanlış
olması.
Örneğin; geçmeye çalıştığı aracın hızının yanlış tahmin edilmesi, bir kavşakta yanlış yere girme, park edeceği boşluğu yanlış tahmin edip park ederken bitişikteki aracı sıyırma,
ana yoldan sola dönüp, yaklaşan aracı görmeden tali yola girme gibi.
Daha ileriki dönemde araştırmacılar dalgınlıklar ve unutkanlığı da birbirinden
ayırmışlardır. Dalgınlık bahsedildiği gibi; eylemin planlandığı gibi olmamasıdır. Örneğin; sinyal vermek isterken silecekleri çalıştırmak ya da trafik işaretlerini yanlış okuyup yanlış yola girme gibi. Unutkanlıklar ise; alışılagelmiş bellek yetersizliklerini içermektedir.
Örneğin; henüz gittiği yolu hatırlamayarak ya da trafik ışıklarında, üçüncü viteste
kalmaya çalışmak gibi. Diğer yandan yanlışlıklar hedeflerin seçimi, bu hedeflere ulaşma
yolunu ya da her ikisini de kapsayan yargısal ve/veya sonuç çıkarmaya yönelik
süreçlerdeki eksikliklerden kaynaklanmaktadır.
Hatalar genellikle bireyin zihinsel süreçleriyle (dikkat, algı gibi süreçler) açıklanırken,
ihlaller; davranışların alışkanlıkları, normlar, kurallar gibi süreçlerle düzenlendiği sosyal
ortamda tanımlanabilmektedir.
İhlaller potansiyel olarak tehlikeli bir ortamda, güvenliği sağlamak için gerekli kurallardan
ve gerekli uygulamalardan bilinçli olarak sapma, bilinçli olarak kuralı çiğneme olarak
tanımlanmaktadır. Örneğin; kırmızı ışıkta geçme, bilerek hız sınırının üstüne çıkma,
öndeki sürücünün yavaş gitmesinden sabırsızlanarak sağından geçme gibi. Bu
uygulamaların her zaman resmi olarak ifade edilmesi gerekmez. Örneğin; güvenli bir
sürüş biçimi yada kabul edilebilir davranış olarak kabul edilen gayri resmi bir yerel kurala
(örneğin; iki şeritli kırsal bir yolda çok yavaş araba kullanmak gibi) uymayarak da ihlal
yapılabilir.
Hatalar ve ihlaller arasındaki kavramsal sınırlar kesinlikle katı ve değişmez değildir. Her
ikisi de aynı olay silsilesinde var olabilir. Kuralları ihlal etmeden hata yapmak
mümkündür. Benzer olarak bir ihlalin mutlaka hata içermesi gerekmez.
TRAFİK ORTAMINDA GÜVENLİ DAVRANIŞLAR
Bir kaza olduğunda, aynı kazanın bir daha tekrarlanmaması için nedenlerinin araştırılması
ve ortadan kaldırılması zorunludur. Ancak; en önemli görev, insan hayatına ve maddi
kayıtlara yol açan kazaları üretebilecek riskleri; henüz bir kaza yaşamadan evvel kontrol
ederek, kazaları önlemektir.
Kazaların önemli bir bölümü önlenebilir nitelik taşır. Sürücünün trafik ortamında, kazaları
engellemek için tehlikeleri öngörerek ve doğru davranışları sergileyerek araç kullanması
“güvenli sürücünün” en önemli özelliğidir.
Sürüş yeteneğini etkileyen faktörler.
a. Yaş: Yaş değiştiremeyeceğimiz özelliklerimizdendir. Ancak bunları göz önüne alıp
davranışlarımız düzenleyebiliriz. Genç olduğumuz dönemlerde daha çok fiziksel
yeteneğimiz ve daha az deneyimimiz vardır. Yaşlandıkça fiziksel yeteneklerimiz
azalır. Ve sabrınız artar. Her yaş grubundaki kişiler bunları anlamalı ve göz önünde
bulundurarak araç kullanmalıdır.
b. işitme: Çoğu sürücü araç kullanırken görüş yeteneklerinin en önemli duyu
olduğunu düşünürler. Ancak bulgular işitmenin de göremediklerimizi fark etmemiz
açısından önemli olduğunu belirtmektedir.
c. Görüş: Araç sürüşü esnasında en yoğun görevi yapar, bu nedenle görüşümüzü
engelleyen bir durum varsa, bunu kontağı açmadan düzeltemeyiz. (farlar,
aynalar, camlar, güneşlikler gibi).
d. Hastalık ve ilaç kullanımı: Ne zaman hasta olacağımızı veya ilaç kullanmamız
gerektiğini kontrol edemeyiz, ancak araç kullanırken hastalığımızı göz önünde
tutarak sürüşümüzü ayarlayabiliriz.
e. Yorgunluk:Yorgunluk ve dalgınlık otobanlardaki sessiz katildir. Araç
kullanmayacak kadar yorgun olduğunuz gösteren tipik durumlar aşağıdaki gibidir.
Düşüncelerimiz karışır
Dikkatimiz kolayca dağılır.
Esnemeyi engellemeyiz.
Gözlerimiz kapanır ve dalar gider.
Geçtiğimiz son birkaç kilometreyi hatırlamayız.
Şeritten saparız, yakın takip yaparız, trafik işaretlerini kaçırız v.b. ……
Uyuklamaya başladığımızda mümkün olduğunca çabuk dinlenmek için durmalıyız.
f. Hız ihlali (Risk davranışı başlığı altında anlatılacaktır.)
g. Alkollü araç kullanma (Risk davranışı başlığı altında anlatılacaktır.)
RİSK DAVRANIŞI
Risk belirsizliğe işaret eden bir sözcüktür. Doğrudan olumlu ya da olumsuz bir
göndermeyi içermemektir. Risk alma davranışının olumlu veya olumsuz sonuçları olabilir.
Fakat günlük yaşamda “risk alma” denildiğinde olumsuzluk akla geliyor. Risk kavramı
yerine riziko veya zarara uğrama tehlikesi kullanılabiliyor.
Trafik psikolojisi alanında da olumsuz sonuçlara yol açan, trafik kazalarına neden
olabilecek risk alma davranışları üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Psikolojide risk alma
davranışını ergenlik döneminde normal olarak gören yaklaşımlar mevcuttur. Risk alma
davranışı; normal, uyumsuz, sapan, norm dışı, kuraldışı davranış yada sapma olarak
tanımlanıyor. Psikoloji literatüründe risk alma davranışını zihinsel süreçlere, sosyal
öğrenmelere, kişisel eğilimlere veya tümüne dayandırarak açıklayan çeşitli kuramsal
yaklaşımlar vardır. Zihinsel süreç yaklaşımları kişinin yarar/kar ve bedel/zarar hesabı
yaparak davranış konusunda karar verdiğini söylemektedir.
“Karar alma” yaklaşımı şu yaklaşımları içermektedir:
1. Olası seçeneklerin belirlenmesi
2. Her seçenekte izlenecek yolların belirlenmesi
3. Sonuçların istenirliğinin belirlenmesi
4. Eylem gerçekleştirildiğinde sonuçların gerçekleşme olasılığını
değerlendirmesi
5. Mantıksal olarak savunulabilir kurallarla bu basamakları birleştirme
Kişi, davranışının olumlu sonuçlanma olasılığının yüksek olduğuna karar verdiğinde bu
davranışı gerçekleştirmektedir.
Hız kurallarını çiğneme ve alkollü araç kullanımı trafik ortamı için riskli sürücü
davranışı kapsamında tanımlanmaktadır.
HIZ İHLALİ
Hız limitlerini aşmanın insanın davranışına nasıl yansıdığı ve hız kurallarına uymanın
neden bu kadar önemli olduğunu pek çoğumuz atlamaktayız.
Hız artışı sürücünün sürüş sırasında çevredeki bilgileri toplama sürecinde, ayırt etme ve
tanımlama için gerekli süreyi yok etmektedir. Burada esas önemli nokta ise hiç bir
sürücünün (deneyimli-deneyimsiz, kadın, erkek, genç-yaşlı vs…) bu etkiden
kaçınamamasıdır.
Bir kaç kilometre/saat’lik hız artışı yanlış algılama ve tahmine sebebiyet vermesi sonucu
kazaya neden olabilecek bir tehlike olarak pusuda beklemektedir.
Şehir içi hız limiti olan 50 km/saat’lik hızdaki bir çarpışmada dahi araçta oluşacak
muhtemel darbe derinliği 0.75sn olacaktır. Bu sizce önemsiz bir hasar mıdır? Hele bu
hızla çarptığınız bir bariyer değil de insan ise belki aracınızdaki hasar daha az olabilir.
Ancak yaya üzerindeki hasar ile büyük ihtimalle onun yaşamına son vermiş olabilirsiniz.
Eğer hızınızı normal hız limitlerine yanı 50 km/saat hıza çektiğinizi düşündüğünüzde; tüm
ölümlerin %30’unun, tüm yaralanmaların ise %100’ünün yani tamamının gerçekleştiği
hıza çıkmış olursunuz. Buradan çok çarpıcı bir sonuç çıkmaktadır. Buna göre toplam
ölümlerin %30’u ve toplam yaralanmaların ise hemen hemen tamamı Ģehir içi
hız limitleri altında oluĢmaktadır. Saydığımız hızlarda bile çok büyük ölüm ve
yaralanma risklerini üzerimize alıyoruz.
HIZ KÖRLÜĞÜ:
Hız ne kadar artarsa, sürücünün bakış alanı o oranda daha uzağa odaklanır. Bunun
sonucunda sürücü yol kenarında neler olduğunu, tehlike yaratabilecek gelişmeler olup
olmadığını denetleyemez.
“Hız körlüğü, artan hız sonucunda sürücünün görüş açısının düşerek, çevresini
tam olarak algılayamaması anlamına geliyor”. Yani yüksek hızda sürücü tüm olayları
çok geç fark etmektedir. Saatte 35 kilometre hızla giden bir otomobil sürücüsünün görüş
açısı 104 derece iken, hız 130’a çıktığında görüş açısı 30’a kadar düşüyor. Görüş açısı hız
arttıkça kademeli olarak düşüyor. Bu da yolculuğu güvensiz kılıyor.”
Ayrıca, 80 kilometre hızla giden bir otomobilde bulunanların, 30 kilometre hızla
gidene oranla ölüm riski 20 kat daha fazladır.
Hız körlüğü çevre yolu üzerindeki yerleşim yerlerinden geçerken ‘yaya trafiği’ açısından
büyük tehlike oluşturuyor. Bu nedenle transit yolların şehir geçişlerinde 50 kilometre hızın
üzerine çıkılmaması gerekiyor.

Trafikte Dikkat Dağınıklığı sorunu tehlike oluşturuyor.

Özellikle uzun yolculuklar yaşanan ve sürücüleri zorlayan sorunlardan biri de dikkat dağınıklığıdır. Yapılan istatiksel araştırmalar ve analizler, trafik kazalarının çoğunlukla sürücülerden kaynaklı olduğunu gözler önüne seriyor.

Sürücülerden kaynaklı kazalar da ise dikkat dağınıklığının etkisi azımsanamaz. Dikkat dağınıklığını nedenleri arasında; yeterince dinlenmemiş olmak, boyun ağrıları gibi fiziksel sorunlar bulunurken; telefonla konuşmak veya mesajlaşmak, direksiyon başında bir şeyler tüketmek ve sigara içmek gibi sürücülerin davranışları da sayılabilir.

Çeşitli nedenlere bağlı olarak dikkat dağınıklığı yaşayan kişiler, araç kontrolünü sağlamak zorlanmaktadır ve bu durumun etkisiyle trafik akışını takip etmekte güçlük yaşamaktadır.

Hem can hem de mal kaybına sebep olan dikkat dağınıklığının önüne geçmek için sürücülerin oldukça dikkatli olmaları gerekiyor. Gelen mesaj, bastıran uyku, aniden başlayan sırt ağrısı gibi nedenlerle dağılan dikkatinizi, toparlamanın yolu elbette var. Siz de güvenlik içinde bir seyahat için, önlemlerinizi almaya başlayın.

Dikkat Dağınıklığını Önlemenin Yolları

  • Her sürücü, dikkat dağınıklığı yaşayabilir. Önemli olan bunun farkında olarak hareket etmektir. Dikkati azalan sürücülerin aracını bir kenara çekmesi ve temiz hava alması faydalı olacaktır.
  • Uzun süre direksiyon başında olmak, dikkat dağınıklığını arttırıcı bir etki yapar. Trafikteki yoğunluk ve stres gibi çeşitli nedenlerle dikkat sorunu yaşayan sürücüler, verdikleri molalar yardımıyla dikkatini toplayabilir.
  • Yetersiz uyumadan kaynaklı sorunlar yaşanıyorsa, dinlenmeden yola çıkılmamalıdır. Medyada çıkan haberlere de bakılırsa, uyku sorunun trafik kazalarını arttırdığı net olarak görülecektir.

Özellikle uzun süren yolculuklarda sürücüler, direksiyon başında bir şeyler tüketme ihtiyacı duyarlar. Dökülen kahve veya elinizden kayan yiyecekler tüm dikkatizi dağıtabilir. Bu yüzden bir şeyler tüketilecekse, mola verilmelidir.
Dikkat dağınıklığı sorununu sık sık yaşayan sürücülerin bir sağlık kuruluşuna başvurarak önlem alması gerekir. Dikkat dağınıklığını farkında olmak ve bu doğrultuda önlemler almak mümkün. Ancak sürücüyü aşan sorunlar ve tehlikeler, her an bir Özellikle uzun yolculuklar yaşanan ve sürücüleri zorlayan sorunlardan biri de dikkat dağınıklığıdır. Yapılan istatiksel araştırmalar ve analizler, trafik kazalarının çoğunlukla sürücülerden kaynaklı olduğunu gözler önüne seriyor.

Sürücülerden kaynaklı kazalar da ise dikkat dağınıklığının etkisi azımsanamaz. Dikkat dağınıklığını nedenleri arasında; yeterince dinlenmemiş olmak, boyun ağrıları gibi fiziksel sorunlar bulunurken; telefonla konuşmak veya mesajlaşmak, direksiyon başında bir şeyler tüketmek ve sigara içmek gibi sürücülerin davranışları da sayılabilir.

Çeşitli nedenlere bağlı olarak dikkat dağınıklığı yaşayan kişiler, araç kontrolünü sağlamak zorlanmaktadır ve bu durumun etkisiyle trafik akışını takip etmekte güçlük yaşamaktadır.

Hem can hem de mal kaybına sebep olan dikkat dağınıklığının önüne geçmek için sürücülerin oldukça dikkatli olmaları gerekiyor. Gelen mesaj, bastıran uyku, aniden başlayan sırt ağrısı gibi nedenlerle dağılan dikkatinizi, toparlamanın yolu elbette var. Siz de güvenlik içinde bir seyahat için, önlemlerinizi almaya başlayın.

Araba Kullanırken Bunları Asla Tüketmeyin!

  • Otomobil sürerken tüketmek istediğiniz ancak trafik kazaları oranını arttıran, aranba kullanırken asla tüketmemeniz gereken yiyecekler neler biz sizin için öğrendik.
  • Otomobil kullanma anında sizi en büyük riske atan şey kahve. Kapalı dahi olsa sarsılma anında sıcak bir tehlike sizi bekliyor olacak. Bu yüzden keyfi başka da olsa araba kullanırken kahve tüketmeyin.
  • Günlük hayatta dahi tüketimi zahmetli olan sosisli de otomobildeki tehlikelerden. Oraya buraya dökülerek, dikkatinizi dağıtması an meselesi neticede.
  • Sıcak kış günlerinde içinizi ısıtan hazır çorbalaran içmek isteyebilir ancak kahve gibi çorba da tehlikeli, ancak park edip içebilirsiniz.
  • Araba servisi çok yapılan hamburgerden de uzak durmalısınız, sosisli gibi hamburger de dikkatinizi dağıtacak besinlerden.
  • Sosuyla cezbedici gelen kanat yemek için biraz sabredin, direksiyona bulaşabilir.
  • Tatlı yiyecekler düreksiyon kullanımında ellerinizi zorlayabilir, oraya buraya şerbeti bulaşan şerbetli yiyecekle kaza yapmanız an meselesi.
  • Bol enerji veren çikolata  vites geçişlerinde ellerinizin kaymasına sebep olabilir.
  • Gofret paketinden kurtulmauya çalışırken kamyona çarpan ya da kahve yudumlamaya çalışırken yanan ve şarampole yuvarlanen sürücü haberleri gerçek.
  • Paketli plastik ve kağıtlı her türlü ambalaj araç kullanımından sizi zorlayacak konulardan biridir, otomobil sürerken dikkat dağınıklığına sebep olabilir.
  • Biliyoruz yarım ekmek dönere bayılıyorsunuz ama aracınız giderken koca bir ekmek tüm görüş açınızı kapatabilir.

 

KARLI VE BUZLU YOLLARDA NASIL ARAÇ KULLANILIR.?

Karlı havalarda prensip “Yumuşak düşün, yumuşak davran” olmalı. Gaz pedalına aniden basmaktan ya da bırakmaktan, sert direksiyon hareketlerinden kaçınmalı, fren pedalına yumuşakça basılmalı.

Çekiş tekerleklerinin patinaja düşmesi ya da direksiyonun aniden hafiflemesi zeminin kaygan olduğunun göstergeleridir. Ayrıca önünüzde giden aracın yoldan çıkma eğilimi göstermesi ya da lastiklerinin parıldaması da kaygan zemine işarettir.

Bir kazadan kaçınmanın en iyi yolu önceden tahmin etmektir. Bu nedenle önünüzdeki araçla aranızdaki takip mesafesini normalin iki katına çıkarın. Manuel şanzımanlı araç kullananlar debriyaj pedalını dikkatli kullanmalı, pedalı sertçe bırakmamalı. Otomatik şanzımanlı araç kullananlarsa hızlanmalarda asla “kick down” (gaz pedalına sonuna kadar basılması) yapmamalı. Eğer otomatik şanzımanda kış kullanım seçeneği varsa mutlaka kullanın.

Bir yokuşu tırmanırken motor devrini fazla yükseltmeden vites büyütmek ve yumuşak hızlanma patinajın önüne geçer. Buzlu ya da karla kaplı bir yokuş inerkense mümkün olduğunca motorun frenleme gücünden faydanılmalı, belirli aralıklarla fren pedalına hafifçe basılmalıdır. Aracınızda ABS sistemi bulunsa bile sürücünün kontrolü elinde bulundurması aracın kontrolü elinde bulundurmasından daha iyidir.

Cam ve silecek süpürgeleri arasına karton koymak, soğuk gecelerde sileceklerin donup cama yapışmasını önlemek için denenmiş en pratik yöntemdir. Motor ve varsa katalitik konvertörün ısınması için rölantide beklemek yerine hareket etmek daha doğrudur.

Buğulanmış camlar soğuk günlerde yola çıkarken karşılaşılan diğer bir önemli sorundur. Bu problemin çözümü de oldukça kolay: Yan camlardan birini hafifçe aralayın, havalandırmayı en sıcak konuma getirin, fanı en yüksek hıza getirip ön cama yönlendirin. Eğer aracınızda klima sistemi varsa işiniz daha da kolay. Klimayı çalıştırıp ön cama yönlendirin yeter. Far ve stop lambaları da kışın özel ilgi ister. Kar ve buzlanma nedeniyle aydınlatma sisteminin etkisi yüzde 90 oranında düşebilir. Bu nedenle her sabah otomobile binmeden önce bir kar ve buz kazıyıcısıyla bu temizliği yapmayı alışkanlık haline getirin

Sağlam bir çekme halatı, takoz, yedek ampuller, eldiven ve sizi sıcak tutacak yedek giysiler acil durumlardan kurtulmanızı kolaylaştıracaktır. Öndeki aracın izinden giderek patinaj riskini azaltabilirsiniz. Ayrıca karanlıkta bozulmuş bir sigortayı bulmak el feneri olmadan çok zor olabilir. Doğru seçilmiş koruma ürünleriyle kilitlerin ve kapı fitillerinin donmasını engeller. Kar küreği, buz kazıyıcısı ve buğu çözücü spreyler otomobilini açık havaya park eden sürücüler için en gerekli ekipmanlar arasında yer alıyor. Yolda kaldığınızda açlığınız bastıracak ve enerji verecek bir paket çikolata da otomobilde bulunmalı.

İleri Sürücülük Teknikleri Uzmanı Ahmet Baysal’ın karlı ve kaygan yollarda güvenli araç kullanımı konusundaki önerileri ise şöyle:

Kış şartlarında araçta dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, zeminle teması sağlayan lastiklerdir. Kışın lastiklerinin diş derinliğinin 3 mm.’nin altında olmaması gerekmektedir. Hava sıcaklığı 7 derecenin altına düştüğünde mutlaka kış lastiği kullanılmadır.

Araçta zincir, takoz ve çekme halatı bulundurulmalıdır.

Kış şartlarında görüşü olumsuz etkileyen faktörlere karşı, cam silecek lastiklerinin yeni olması ve antifirizli cam suyu konulması önem taşımaktadır.

Özellikle yağışlı havalarda fren mesafesi uzayacağından, önümüzdeki araçla takip mesafesinin normalde bırakılandan daha fazla olması gerekmektedir.

Köprü, viyadük ve rüzgârlı bölgelerde buzlanma riski olduğundan hızı azaltıp, ani direksiyon hareketlerinden kaçınmalıdır. Yüksek hızlarda (90-100 km) yağmur sularıyla kaplı yüzeylere girildiğinde ayağımızı hafifce gazdan çekerek ve debriyaja basarak geçmek savrulma riskini azaltacaktır.

Kış şartlarında araç kullanırken uyulması gereken en önemli kural; düşük hızlarda seyretmektir. Hava şartları çok sertleşmiş ise trafiğe çıkmamak, çıkılması gerekiyorsa da toplu taşıma araçlarını kullanmak en doğrusu olacaktır…

TEKNİK GERİ GİTME. AYNALARI KULLANMA VE GERİ MANEVRA YAPMA KURALLARI

1 – Geri giderken kural olarak sağ sinyal lambası yakılır. Özellikle, yoğun trafikte daha belirgin olmak için dörtlü ikaz lambaları da yakılabilir. Siz aracınızın dörtlü ikaz lambalarını yakınız.
2 – Aracınızı geri vitese takınız. Siz geri vitese taktığınızda, aracın arkasında bulunan beyaz renkli geri vites lambaları yanar. Arkadan gelen araçlar aracınızın dörtlü ikaz ve geri vites lambalarının birlikte yandığını gördüklerinde sizin geri gideceğinizi anlayıp ona göre davranırlar. Aracınızın arkasına yanaşmazlar.
Not1: Geri vites lambalarının çalışıp çalışmadığını peryodik olarak kontrol ediniz.
3 – Geri giderken, direksiyonu iki elinizle 9/15 pozisyonunda tutunuz. Bu pozisyon, her üç aynaya da doğru olarak bakmanızı sağlar. Aynı zamanda, aracın önünü, en iyi bu pozisyonda görürsünüz. Geri giderken aracınızın sadece arkasına değil, sağına, soluna ve önüne de bakıp, görüp, geri gitmeniz gerekmektedir.
Not2: Dikkat!!! Geri giderken, direksiyonu sağ yaparsanız, aracın arkası sağa, sol yaparsanız aracın arkası sola gider. Yine, geri giderken direksiyonu sağ yaparsanız, aracın önü sola, sol yaparsanız aracın önü sağa gider. Bu yüzden geri giderken aracın önünü de kontrol etmek son derece önemlidir. Doğru direksiyon tutuşu, aracınızın dört tarafını rahatça görmenizi sağlar.
4 – Geri gitme teknik olarak aynalara bakarak yapılır. Sağ aynadan sağ tarafı, sol aynadan sol tarafı, iç aynadan geri gideceğiniz yeri ve yolu, kontrol ederek geri gidişinize başlayınız.
5 – Geri gitmenin, max. Hızı 10 km.dir. Daha hızlı geri gitmeyiniz. Yavaş yavaş, gerektiğinde durup fiili olarak kontrol ederek geri gidiniz. Geri giderken, dönüp bakma ihtiyacı hissederseniz, durup sağ, sol ve arka camlardan bakarak aracın yanları ve arkasını kontrol ediniz. Araç hareket halindeyken kesinlikle aynalardan bakarak geri gidişinize devam ediniz.
6 – Geri manevra yaparken direksiyonu çok fazla hareket ettirmeyiniz. Düz geri gidiyorsanız sağa sola yaklaşmak için, direksiyonu hangi yöne yaklaşmak istiyorsanız o yöne bir ila beş dakika aralığında çeviriniz. Kesinlikle daha fazla çevirmeyiniz. Aracınız, bu kadar açılarla istediğiniz gibi sağa sola yaklaşacaktır.
7 – Geri giderken aynalardan aldığınız görüntüyü fiili olarak bakarak almanız mümkün değildir. En iyi görüntüyü aynalara bakarak alırsınız.
Not3: Dış dikiz aynaları bombelidir, cisimleri olduğundan daha uzakta gösterir. Bu durumu, her zaman göz önünde bulundurunuz. İlk başlarda zorluk çekseniz de, zaman içinde pratik yaparak görüntüyü doğru okumaya başlarsınız. İç dikiz aynası düzdür. Görüntüyü doğru olarak gösterir.
8 – Geri gidişinizi tamamladıktan sonra, vakit geçirmeden vitesi boşa alınız.
9 – Geri giderken aracın ortasından geriye dönüp bakmayınız. Bunu sadece direksiyon sınavında yapabilirsiniz.

10–Geri gidişte emniyet kurallarına uyarak arka sağ ve sol tarafımızdan gelen araç ve insanları görmeden hareket etmemeliyiz.

Not : Direksiyon sınavında neden arkaya dönerek arka camdan bakarak geri gidiliyor? Direksiyon sınav kuralları ve yönetmelikleri ilk ehliyet verilmeye başlandığından beri aynıdır. O yıllarda araçlarda sağ ayna yoktu. Sağ arka tarafı görme ihtimali, sadece içerden arka camdan bakmak suretiyle olabiliyordu.
Sınavlar hala aynı kurallara göre yapıldığı için, mecburen dönüp arka camdan bakarak geri gidiliyor

TRAFİK KAZALARI VE KORUNMA YÖNTEMLERİ

Yol kullanıcısının amacı dışında beklenmedik şekilde ve birden oluşan kısaca “trafik kazası” olarak adlandırılan insan taşıt-yol-çevre uyumsuzluğu, tüm toplumlar için, savaş, salgın veya amansız hastalıklar ve doğal afetlerle kıyaslandığında, çok defa bunların da önüne geçen bir yıkım halini almıştır.

Karayollarında meydana gelen trafik kazaları dünya genelinde bir sorun olup, her yıl 700 binden fazla kişinin ölümü, 6 milyonu aşkın kişinin de yaralanması ya da sakat kalması ile sonuçlanmaktadır. Karayollarında meydana gelen kazalar dünya ekonomisine yılda yaklaşık 500 milyar ABD doları civarında zarar vermektedir.

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), dünya genelinde 3 ile 35 yaş arasında bireyler için trafik kazalarının diğer kaza ve hastalıklara kısasla en başta gelen ölüm ve sakatlanma sebebi olduğunu saptamıştır. Harvard Üniversitesi tarafından Dünya Bankası adına yapılan son araştırmalar, karayollarında meydana gelen kazaların dünyada başta gelen üçüncü ölüm nedeni olduğunu ortaya koymuştur.

Karayollarında meydana gelen kazalar, gerek kazaya karışan tüm bireyler için, gerekse bu kişilerin yakınları için ciddi bir sağlık problemi ve trajedi özelliğini taşımaktadır. Trafik kazalarının insan yaşamında meydana getirdiği mağduriyet konusunda yapılan bilimsel ankete katılan ölü ve sakat yakınlarının % 4’ ü sakatların ise % 7’ si uyuşturucu madde kullanmaya başladıklarını kazaya takip eden ilk üç yılda ölü yakınlarının % 37’ si, sakatlar ve yakınlarının da % 17’ si intihar etmek istediklerini beyan etmişlerdir.

Yollarda meydana gelen kazaların kurbanları, yaşamlarının en verimli çalışma yıllarını trafik kazaları sebebiyle kaybetmekte, dolayısıyla ülke ekonomisi de bundan büyük zarar görmektedir.

Bütün bunlara rağmen, trafik kazalarının meydana gelmesindeki nedenlerin çoğu, insanların alacağı etkin tedbirlerle ortadan kaldırılabilir türdendir. Trafik kazaları kader değildir. Kazaların azaltılmasında herkesin ve her kesimin sorumluluğu vardır. Kazaların önlenmesinde sorumluluklarını gereği gibi yerine getiren toplumlarda, herkesin ve her kesimin dolayı ve doğrudan kazancı bulunmaktadır.

A.TRAFİK GÜVENLİĞİNİ DOĞRUDAN ETKİLEYEN UNSURLAR

Trafik kazalarına neden olan faktörlerin başında % 98 kusur payı ile insan faktörü (sürücü,yolcu,yaya) gelmektedir. Bu da göstermektedir ki, trafik kazaları açısından üzerinde önemle durulması gereken unsur, insan faktörüdür.

Trafik kazalarının nedenlerini, genel olarak, alt yapıdan kaynaklanan nedenler, taşıtlardan kaynaklanan nedenler ve trafiğe katılanlardan kaynaklanan nedenler olarak üç başlıkta ele almak olanaklıdır.

İsveç’te “sıfır hedefi” sloganıyla, trafik kazalarında ölenlerin sayısını azaltmaya yönelik hükümet tarafından hazırlanmış olan rapor, ilginç ve önemli bir örnek oluşturduğu için aşağıya özetlenerek alınmıştır:

Sıfır Hedefi:

“Sıfır Hedefi”, karayolu ulaşım sisteminde hiçbir bireyin hayatını kaybetmemesi ve veya ağır bir şekilde yaralanmaması sebebine dayanan bir yol güvenliği politikasıdır.

Somut olarak İsveç’te Karayolu Trafik Güvenliği Yasası ile, Ekim 1997’de yürürlüğe konulmuştur. Sıfır hedefi, “karayolu ulaştırma sistemi içerisinde hareket eden insanların ölmesi yada ağır şekilde yaralanmasının kabul edilemez” olduğunu ortaya koyan bir politikadır.

KORUNMA ÖNLEMLERİ

  • Emniyet kemerini daima takılı tut,
  • Çocukların daima arka koltukta emniyet kemerleri takılı olarak ve /veya çocuk koltuklarında yolculuk etmelerini sağla,
  • Her an savunmada ol, savunmada ol, savunmada ol,
  • Sürücülerin çoğu tam karanlık olmadan farlarını yakmadıkları için, karayolları özellikle akşam üzerleri tehlikeli, Bu saatlerde karşıdan gelen trafiği görmenin bazen son derece güç olduğunu unutma,
  • Asla dalgın olma çevreni her an gözlem altında tut,
  • Yayaların seni fark etmelerini sağlamak için kornanı kullan,
  • Diğer sürücülerin seni fark etmelerini sağlamak için kornanı ve farlarını kullan,
  • Değer sürücüler kornaya baktıklarında dikkat et
  • Şerit değişikliklerinde tüm aynalarını kontrol et, sinyal vermeyi unutma,
  • Özellikle sağ aynana dikkat et,
  • Yinede aynalara tam güvenme bir de doğrudan göz kontrolü yap,
  • Arabana arkadan çarpılmasını istemiyorsan, trafiğin yavaşlaması veya durması gibi durumlarda dörtlülerini yakarak arkandakini uyar,
  • Unutma, her zaman temkinli ol,
  • Beklenmeyeni bekle
  • Emniyet kemerin her zaman takılı olsun, emniyet kemeri yaralanmaları azaltıp hayat kurtarır,
  • Her gün trafiğe çıkmayı her gün bir misyon üstlenmek olarak düşün, Görevin kazaya sebebiyet vermemek kazaya karışmamak, herhangi bir yayaya çarpmamak,
  • Sinyal vermeden kendilerini sağdan yola atan otobüslere ve kamyonlara karşı uyanık ol.buna hakları olup olmadığını düşünme bile,
  • Farlarının sinyallerinin kornanın ve frenlerini çalışır durumda olduklarını kontrol et,
  • Yağmurlu ve karlı havalarda iyice dikkatli ol, fırtınalı havalarda özellikle geceleri kazalar daha da artmaktadır,
  • Hiçbir şeyi varsayma, diğer sürücünün ne yapabileceğini nasıl tepki verebileceğini tahmin etmeye çalışmaya kalkma, senin aracını fark ettiklerini ve doğru olanı yapacaklarını düşünme.

DİKKAT YASAL UYARI: Site de yayınlanan yazıların bütün hakları Ahmet Baysal adına saklıdır.
Telif hakkı kanunlarına göre yazıların bir kısmını veya tamamını kaynak göstermeden izinsiz kopyalamak, yayınlamak ve sitelerde kullanmak yasal olarak suçtur. İzin almak ve link vererek yazıları kullanmak için arayabilirsiniz.

Bilmeniz Gereken Trafik Kuralları

Ülkemizde meydana gelen kazalara baktığımızda çoğunluğunun sürücülerin yanlış davranışlarından ve trafik kurallarına uymamalarından kaynaklandığını görüyoruz. Özellikle tatillerde artan seyahatler sırasında kazaların sayısındaki artış daha da çok gözlemlenebiliyor. Bazı temel trafik kurallarına dikkat edilerek oluşabilecek kazalara karşı önlem alabilmek mümkün olabilir.

Hatalı sollama, emniyet kemeri takmama, trafik işaretlerine uymama, takip mesafesini korumama, hız ihlali yapma gibi hayati önem taşıyan trafik kurallarının sürücüler ve yayalar tarafından benimsenmiş olması gerekir. Peki günümüzde en çok hangi trafik kuralları ihlal ediliyor? Trafikteki sürücülerin ve yayaların dikkat etmesi gereken bazı temel kurallar neler?

Hız kurallarına uyun

Sürücüler Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmiş olan hız limitlerine uyarak kaza risklerini en aza indirebilirler. Sürücülerin özellikle kavşaklara ve tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya ve hemzemin geçitlerine, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, şehir içinde ilerlerken, yapım ve onarım alanlarına girerken hızlarını azaltmaları gerekir. Olası kaza riskine karşı sürücülerin belirlenen hız limitleri içerisinde kalmalarının yanı sıra hızlarını görüş, yol, hava ve trafik durumunun getirdiği şartlara uygun şekilde belirlemelileri gerekmektedir.

Kontrolsüz hız, ani fren yapılması gereken durumlarda trafik kazalarına davetiye çıkarır. Ani frenlerde duramayarak önündeki araca ya da yayaya çarpabilir, şiddetli fren nedeniyle araç içinde yolcuların boyun zedelenmelerine neden olabilirsiniz.

Türkiye’de otomobillerin uyması gereken hız sınırı yerleşim yeri içinde 50 km, şehirler arası çift yönlü karayollarında 90 km, bölünmüş yollarda 90 km ve otoyollarda 120 km’dir.

Alkollü araç kullanmayın

Alkollü araç kullanmak, dikkatin toplanamaması ve algı gücünün zayıflaması nedeni ile sürücünün kaza yapmasına sebep olabilir. Alkollü sürücü sadece kendi canını ve malını tehlikeye sokmaz, çevresindeki insanlara da zarar verebilir. Alkol almayı düşünen kişiler, gidecekleri yerlere ulaşmak ve bu yerlerden geri dönmek için toplu taşıma araçlarını ya da taksi kullanmayı tercih etmeliler. Kanlarındaki alkol miktarı 0.50 promilin üzerinde olan hususi otomobil sürücülerinin ve kanlarındaki alkol miktarı 0.20 promilin üstünde olan diğer araç sürücülerinin karayolunda araç sürmeleri yasaktır. Tüm sürücüler bu kurala uymakla yükümlüdür, uymadıklarında trafik cezası ile karşılaşmaktadırlar. 2017 yılı itibariyle

Türkiye’de alkollü araç sürmenin cezası şu şekildedir:

  • Alkollü araç kullananların ilk yakalanmasında 877 TL
  • Alkollü araç kullananların ikinci yakalanmasında 1.100 TL trafik cezası kesilir.

Trafik kontrolünde 0.50 promil üzerinde alkol ile araç kullanan sürücülerin ehliyetine el konulur. Geriye doğru beş yıl içinde ilk seferde 6 ay, ikinci seferde 2 yıl, 3 ve daha fazla tekrar eden sürücülerin ehliyetine 5 yıl el konulur.

Araç takip mesafesine uyun

Sürücüler, önlerindeki araçları takip ederken güvenli ve gerekli bir mesafeden takip etmek zorundadır. Bu takip mesafesi kendi araçlarının kilometre cinsinden saatteki hızının en az yarısı kadar metre olmalıdır. Örneğin; şehir içinde 40 km hızla giden bir araç 20 metre takip mesafesi bırakmalıdır. Bu mesafe şehirler arası yollarda kilometrenin metre karşılığı olarak hesaplanmalıdır. Örneğin; şehirler arası yolda 90 km hızla giden bir araç takip mesafesini 90 metre olarak belirlemelidir. Özellikle yağmurlu, buzlu ve karlı yollarda, fren mesafesinin artacağı düşünülerek takip mesafesi de artırılmalıdır.

Hatalı sollama yapmayın

Trafikte yapılan en tehlikeli hareketlerden biri de hatalı sollamalardır. Trafikte çevrenizde onlarca aracın varlığını düşünün. Bu araçların hareket halindeyken aynı anda kontrol edilmesi pek mümkün değildir. Sürüş sırasında sağ, sol, ön ve arka yönlerden gelen araçların kontrolsüz bir şekilde sollanması durumunda kazanın hangi yönden geleceği belli değildir.

Önde ilerleyen araç geçilmek istenildiğinde ortamın sollama yapmak için güvenli olduğundan emin olunduktan sonra sollama yapılmalıdır. Aşağıdaki kurallar çerçevesinde sollama yapılmamalıdır:

  • Geçmenin trafik işareti ile yasaklandığı yerlerde,
  • Görüş yetersizliği olan yollarda (dönemeçler, tepe üstleri)
  • Yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken,
  • Kavşak, demiryolu geçitleri,
  • Çift yönlü ve birer şeridi bulunan trafiğin kullanıldığı köprü ve tüneller

 

Önündeki aracı geçecek kişi şunları yapmalıdır:

  • Geçeceği araç sürücüsünü korna ile uyarmalı veya kısa ve uzun hüzmeli farlarını ardarda yakmalı,
  • Sol dönüş lambası ile işaret vermeli,
  • Geçilecek araca takip mesafesi kadar önceden sol şeride yerleşmeli,
  • Geçilen araç, dikiz aynasından görülünceye kadar geçiş şeridinde ilerlemeli,
  • Sağ sinyal ile işaret vererek sağ şeride girmekle geçişini tamamlamalıdır.

 

Emniyet kemerinizi takın

Sadece sürücünün değil araç içinde bulunan herkes emniyet kemerini takmak zorundadır. Emniyet kemeri takmadığınızda en ufak bir kazalarda ciddi yaralanmalarla karşılaşabilirsiniz. Duran aracınıza başka bir araç çarptığında eğer sizde ve aracınızdaki yolcularda emniyet kemeri takılı değilse; ön cam, torpido ve torpidonun bulunduğu ön panel, direksiyon ve diğer aksesuarlar yaralanmalara, kafa travmalarına neden olabilir.

Trafik işaretlerine uyun

Sürücüler ve yayalar trafiği düzenleme ve denetlemeye yetkili üniformalı veya özel işaret taşıyan görevlilerin uyarılarına ve işaretlerine dikkat etmeli, ışıklı ve sesli trafik işaretlerine, trafik levhalarına ve yer işaretlemelerine uymak zorundadır.

 

Geçiş önceliği kurallarına uyun

Geçiş üstünlüğüne sahip olan araçlar söz konusu olduğunda bu araçların geçişlerine öncelik verilmelidir. Geçiş önceliği olan araçlar şunlardır:

  • Yaralı veya acil hastaların taşınması için kullanılan ambulans ve özel amaçlı taşıtlarla, yaralı ve acil hasta taşıyan diğer araçlar.
  • Organ ve doku nakil araçları.
  • İtfaiye araçları ile benzeri acil müdahale araçları.
  • Sanık veya suçluları takip eden veya genel güvenlik ve asayiş için olay yerine giden zabıta araçları.
  • Trafik güvenliğini koruma veya trafik kazasına el koyma amacıyla olay veya kaza yerine giden trafik hizmetlerine ait araçlar.
  • Yolun yapım ve bakımından sorumlu kuruluşa ait kar ve buz mücadelesi araçları ile acil müdahale gerektiren çalışmalarda görevli araçlar.
  • Afet ve acil durum sırasında görevli olan araçlar,
  • Hizmetin devamı süresince koruma araçları ile korunan araçlar.

 

Yayaların uyması gereken kurallar

Yayalar taşıt yolu bitişiğindeki ve yakınındaki yaya yolunda yürümek, taşıt yolunun karşı tarafına; yaya ve okul geçitleri ile kavşak giriş ve çıkışlarından, bunların bulunmadığı yerlerde ise şartlarına uyulmak suretiyle taşıt yolunun yayalara ayrılmış bölümlerinden geçmek, yaya ve okul geçitlerinden geçerken, geçidin sağ bölümünden yürümek gibi kurallara uymak durumundadır. Yayalar yaya geçidi kullanırken trafik ışıklarına dikkat etmeli, araçlar durduktan sonra karşıdan karşıya geçmelidir.

Trafik fobisi nedir?

Trafik fobisi, İstanbul,Ankara gibi araç sayısı çok olan şehirlere özgün bir durum. Yollarda araç sayısının çok olması, sollayarak ve sağlayarak ani şerit değiştiren araçların varlığı (halk arasında buna makas yapmak deniyor), minibüs ve taksilerin seyir halindeyken beklenmedik bir anda durması, kırmızı ışık yanar yanmaz herkesin kornaya basması gibi birçok sebep insanların trafikte strese girmesine, birçok kişinin ise panik olmasına, aşırı kaygı duymasına sebep oluyor.

Trafik fobisi olan lar da şu durumlardan biri ya da birkaçı gözlemleniyor; kalp atışları hızlanır, vücut ısısı düşer, heyecanlanır, nefes almakta zorluk çeker ya da hızlı nefes almaya başlar, dikkatini yoğunlaştıramaz, direksiyonu kopartacakmış gibi tutar, trafikte iken bir anda kilitlenir ne yapacağını şaşırır. Işıklarda panik olur, çünkü yeşil ışık yanar yanmaz arkasından araçların kornaya basacakları ihtimali korkmasına sebep olur. Eğer siz de böyle oluyorsanız trafik fobiniz var demektir.

Diğer sevgili sürücülerimizde Kurallara uyarak ve dikkatli araç sürerek. anlamsız hız veya makas yapmadan kazaya sebep olmadan; birçok insanın hayatını olumsuz etkileyebilicek olaylara engel olabileceklerdir.

Trafik kurallarına uyumlu taşıt kullanımını ; bilimsel tekniklerle,

**psikolojik kişisel gelişim metoduyla**,
Motorlu araçlar teknikeri ,ulaştırma, trafik, sürüş teknikleri alanında uzman, Hava Kuvvetleri’nin Teknik eğitimci asker öğretmeninden,

Otomatik veya manuel vitesli, yardımcı pedallı araçla, ve kendi aracınızla çok kısa zamanda, kolayca öğrenebilirsiniz.
M.E.B sertifikasıyla bir motorlu taşıt sürücü kursunda eğitimciyim.

40 yıllık  M-A1-A2-A-B1-B-C1-C-D1-D-BE-C1E-CE-D1E-DE-F-  Sınıf araçlar sürücü yetki belgesi sahibi dallarında uzman  motorlu araç sürüş ve eğitim deneyimimle,sizlere yardımcı olmaktayım.

 

İletişim : 0 5 3 5 4 0 2 8 0 5 5
mail adres : a_b.ysal06@outlook.com

 

*Trafik Psikolojisi *: psikoloji ilkelerinin trafik ve yol güvenliği alanına uygulanmasıdır.
Türkiye de yeni bir alan olan trafik psikolojisinin etkinlikte bulunduğu alanlar; sürücü yeteneklerinin psikoteknik değerlendirilmesi, sürücülük tarzları ve trafikte risk alma davranışı, sürücü eğitimi ve rehabilitasyonu,ergonomi, trafik güvenliği için bilinçlendirme.
Trafikle ilgili davranış tutum yetenek ve becerileri ölçme geliştirme, bu konularla ilgili araştırmalar ve uygulamalardır.

*Trafik Psikolojisi* : yol kullanıcılar arasında, yayalar ve yolculara göre daha fazla risk taşımaları nedeniyle “araç sürücülerini” araştırmalarda hedef kitle olarak seçmek eğilimindedir. Trafik psikolojisi’nin bakış açısıyla, sürücülük esnasında kullanılan, gerek zihinsel, gerekse psikomotor yetenek ve beceriler ile kişilik özellikleri, trafikle ilişkili tutum ve davranışlar, “insan faktörü”nün içevuruk tanımını oluşturur.
Yani, sürücülerin, olayları ne kadar iyi muhakeme edebildikleri, koordinasyon düzeyleri, uyaranlara ne kadar çabuk tepki verebildikleri, dikkatlerini ne kadar süre koruyabildikleri ortaya çıkartıldığında, sürücünün de tanımı yapılmış olur.
Bu tanımlamada kullanılan yeteneklerden en önemlileri arasında, sürücünün hareketli nesnelerin hız ve mesafesini algılama becerisi yer almaktadır.

Ahmet Baysal

ileri sürüş teknikleri eğitimci

Sürücülere sıcak hava uyarısı

Sürüş teknikleri uzmanı Ahmet Baysal’ın  Sürücülere sıcak hava uyarısı

yaz aylarında araçla yapılan uzun tatil seyahatleri ve gurbetteki vatandaşların yurda dönüşlerinin artması nedeniyle trafik kazası oranlarında ilkbahar ve sonbahar aylarına göre yaklaşık yüzde 30 artış görüldüğünü kaydetti.

Özellikle tatil seyahati için uzun yolculuğa çıkacak sürücülerin önceden araçlarının klasik bakımlarını yaptırmaları, lastik diş derinliklerini ve havalarını kontrol ettirmeleri, klima ve havalandırma sisteminin çalıştığından emin olmaları gerektiğini belirten Baysal, yaz aylarında kış ve 4 mevsim lastiklerinin takılı olmasının kaza oranlarını artırdığını ifade etti.

Aşırı sıcakların sürücüleri etkilememesi için yola sabah erken saatlerde çıkılması ve mola yerlerinin önceden belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Baysal, 2 saatlik bir sürüşten sonra 15 dakikalık bir mola verilmesi gerektiğini hatırlattı. Yol yapım çalışmalarına bağlı olarak trafik işaret ve işaretçilere dikkat edilmesi uyarısında bulunan Baysal, sürücüler için hayati önem taşıyan altın kuralları şöyle sıraladı:

”Araçta klimanın, yüz ve göğüs bölgesine değil cama doğru gelmesine dikkat edin. Sürekli klima açık gitmeyin, aracı 30 dakika da bir havalandırın. Sıcaklardan fazla etkilenmemek için bol su tüketin. Ağır yiyeceklerden uzak durun.

Özellikle kalp, tansiyon ve şeker hastası sürücüler, sıcak havalarda çok uzun süre araç kullanmamalı.
Tatil sebebiyle trafik artıyor ve birçok uzun yol tecrübesi olmayan sürücü şehirler arası yollara çıkıyor. Her an karşınızdaki veya yanınızdaki sürücünün hata yapabileceğini düşünerek aracınızı kullanın.

Pedalları rahat hissedecek ayakkabılar tercih edin ama terlik ve benzeri şeyler kullanmayın. Takip mesafesini koruyun, şehir içinden geçerken hızınızı düşürün. Kısa farlarınızı gece-gündüz açık tutun. Hız limitlerine uyun.

Emniyet kemerini takın ve araç içindekilere taktırın. 12 yaşın altındaki çocukları boylarına ve kilolarına göre düzenlenmiş güvenlik koltuklarına oturtun, kucakta ve ön koltukta taşımayın. Araç içinde sabitlenmemiş bir şey bırakmayın. Parfüm, gözlük ve çakmaklara dikkat edilmeli. Uyku getirebilecek ilaçlardan uzak durulmalı, yola çıkmadan bir gece önce alkol alınmamalı.

Tır, kamyon gibi ağır tonajlı araçların sık kullandığı yollarda lastiklerin yol açtığı izlere dikkat edilmeli. Bu tür yollarda ağır yükün asfaltı ezmesiyle oluşan iz görünümündeki çukurlar, direksiyon hakimiyetinin kaybolmasına neden olabilir.”

CEP TELEFONU KULLANMAK ve KAZA RİSKİ

CEP TELEFONU
Araç kullanırken cep telefonuyla arama yapmak, çalan telefona cevap vermek, numara çevirmek gibi davranışlar sürücünün dikkatinin dağılmasına, konsantrasyonunun bozulmasına neden olarak kazaya yol açabilir. Aracın güvenli bir biçimde yol alması her şeyden önce sürücünün sorumluluğu altındadır. Bu nedenle bütün sürücüler aracı kontrol etmesini güçleştiren bu durumları öğrenerek kaza riskini azaltmaya yönelik önlemler alabilirler. Araç içinde cep telefonunu kapalı tutmak bu açıdan en etkili önlemdir.
Cep Telefonlarının kullanımı sırasında sürücüler daha fazla hata yapmakta, bazı tehlikeli durumların ya hiç farkına varamamakta ya da önlem almakta geç kalmaktadırlar. Yapılan bir araştırmaya göre bu gecikme çevresel koşullara, aracın o andaki hızına ve sürücünün yaşına bağlı olarak 0.6 saniyeden 0.9 saniyeye kadar artabilmektedir. Saatte 60 km hızla giden bir otomobilin sürücüsünün frene basmasının bu kadar gecikmesi durma mesafesinin 15 metre daha artması demektir.
Aynı araştırmada cep telefonuyla konuşan bir sürücünün çevresindeki tehlikeli durumların bazılarını hiç fark edemediği görülmüştür. Buna göre sürücülerin basit bir arama yaparken %20, zihni çok fazla meşgul eden bir görüşme yaparken ise %29 olasılıkla tehlikeli bir durumu gözden kaçırabileceği bulunmuştur.
Cep telefonunu kullanımı yalnızca numara çevirirken ya da konuşurken değil, telefon beklerken ve görüşme bittikten sonraki süre içinde bile kaza riskini arttırıcı bir etki yapmaktadır. 699 sürücü üzerinde yapılan bir başka araştırmada görüşme bittikten sonraki 5 dakika içinde kaza olasılığının 4.8 kat, 15 dakika içinde ise 1.3 kat daha fazla olduğu bulunmuştur.
Bir çok araştırmada doğrulanan başka bir bulgu ise, ele alınmadan kullanılan araca bağlı telefonların kaza riski açısından hiç bir yarar sağlamamasıdır. Çünkü, sürücü için dikkat dağıtıcı olan yönü telefonun fiziksel özellikleri değil, konuşmanın yoğunluğudur.
Araştırmalarda sıkça rastlanan bir başka bulgu ise, sürücülerin cep telefonu kullanırken hızlarını azaltmalarıdır. Bir anlamda sürücüler aracı kontrol etmek amacıyla olabilecek hataları telafi etmeye çalışmaktadırlar. Ancak bu daha önce belirtilen tehlikeleri ortadan kaldırmak için yeterli olmamaktadır. Cep telefonu kullanan sürücülerin tehlikeli bir durumda hiç tepki vermeme olasılığı da bulunmaktadır. Bu da %12’ye kadar ulaşabilen ve trafik güvenliği açısından göz ardı edilmemesi gereken yüksek bir orandır.
Sürücünün deneyimli olması veya cep telefonu kullanmaya alışkın olması da riski azaltmaya yetmemektedir. Hem telefon kullanmaya alışkın hem de deneyimli sürücüler oldukları halde bu kişilerin iki-üç kat daha fazla hata yaptıkları gözlenmiştir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar cep telefonu kullanımının kişiyi fiziksel olarak meşgul etmesinden çok artan zihinsel faaliyet ve buna bağlı olarak dikkatin dağılması, konsantrasyonun bozulması nedeniyle kaza riskini arttırdığına işaret etmektedir. Bu nedenle:
EN ETKİLİ ÖNLEM ARAÇ KULLANIRKEN CEP TELEFONUNU KAPALI TUTMAKTIR.
DİKKAT YASAL UYARI: Site de yayınlanan yazıların bütün hakları Ahmet Baysal adına saklıdır.
Telif hakkı kanunlarına göre yazıların bir kısmını veya tamamını kaynak göstermeden izinsiz kopyalamak, yayınlamak ve sitelerde kullanmak yasal olarak suçtur. İzin almak ve link vererek yazıları kullanmak için arayabilirsiniz.